Çanakkale’de Yangın Paniği! Ölümle burun buruna geldiler! Çanakkale’de Yangın Paniği! Ölümle burun buruna geldiler!
ADD Çanakkale adına açıklama yapan Necmi Akyalçın, şunları söyledi:
“19 Mayıs 1919 günü Üçüncü Ordu Müfettişi olarak Samsun’a ayak basan Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşa’nın gerçek niyeti anlaşılmış ve Erzurum’a ulaştığında artık İstanbul’a geri dönmesi için Harbiye Nezaretinden kesin emir geliyordu. 8-9 Temmuz gecesi gelen bu emri, Mustafa Kemal Paşa yerine getirmeyi reddedince, görevden alınıyor, aynı anda da Paşa çok sevdiği askerlik mesleğinden çekiliyordu. Ama artık Türk ulusunun ve tüm ezilen ulusların değişmez, vazgeçilmez lideri oluyordu.

Erzurum Kongresinden önce ülkenin değişik yerlerinde Müdafa-i Hukuk, Red-di İlhak gibi dernekler yerel kongreler yapıyorlardı. Ama bunlardan hiç birinin hedefi Erzurum Kongresi kadar uzun erimli ve ülkenin bütününü kapsamıyordu.

Kongreye katılanların hiç birinin kafasında zafere ulaşmanın ötesinde, zaferden sonra yapılacaklar yoktu. Bir tek Mustafa Kemal Paşa kurtuluştan sonrasını görüyor, yapılacakları planlıyordu. Mustafa Kemal Paşa, Erzurum’a ulaştıktan sonra 7 Temmuz’u 8 Temmuz’a bağlayan gece yarısı Mahzar Müfit Kansu’ya Cumhuriyetten, laiklikten, yeni harflerden, devrimlerden söz edip defterine not ettiriyor, Kansu da Mustafa Kemal’i çok fazla hayalci buluyordu.

Askerlikten ayrılan Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum’da toplanacak kongreye katılacak bir sıfatı bile kalmamıştı. Ancak Müdafayı Hukuk Cemiyeti Erzurum Şubesi Başkanı Raif Efendi, Mustafa Kemal Paşa’ya Şube Delegeliğini önerdi ve bunun için Cevat Dursunoğlu ve emekli Binbaşı Kazım bey delegelikten çekildiler. Kongre toplandığında bazıları Paşa’nın delegeliğine itiraz etti. Buna rağmen Mustafa Kemal Paşa, kendini Kongre Başkanlığına seçtirmeyi başardı. Atatürk bu durumu Söylev’inde şöyle anlatıyor:

“Öncelikle ben, ne olursa olsun, Kongreye katılmalı ve onu yönetmeliydim. Çünkü zaman geçirmeksizin, ulusal iradenin işler duruma getirilmesini ve ulusun kendi başına silahlı ve eylemli olarak önlemler almaya başlamasını sağlamak zorunluluğuna inanıyordum. Bu temel ilkeleri benimsetip karara bağlatabilmek için, Kongrede çalışmayı ve yönetici olarak üyeleri aydınlatmayı çok gerekli görüyordum. Nitekim öyle oldu. Erzurum Kongresinin, daha önce açıkladığım ilke ve kararlarını herhangi bir Temsilciler Kurulunun uygulatabileceğine benim güvenim olmadığını, açıkça söyleyebilirim. Nitekim zaman ve olaylar beni doğrulamıştır.”

Yola, Mustafa Kemal Paşa ile birlikte çıkanlardan ihanet edenler de çıktı, korkup yarı yolda terk edenler de, kurtuluştan hemen sonra devrimlere cesaret edemeyip terk edenler de çıktı. Kongrede seçilen Temsilciler Kurulunu Atatürk Söylev’de şöyle anlatıyor:

“Erzurum Kongresi, tüzük gereği, bir Temsilciler Kurulu seçmişti. Dernekler yasasına uyularak verilmesi gereken dilekçe yerine Erzurum Valiliği katına sunulan 24 Ağustos 1919 günlü bildiride Temsilciler Kurulu üyelerinin adları ve kimlikleri şöyle bildirilmişti:

Mustafa Kemal Eski 3. Ordu Müfettişi. Askerlikten çekilmiş.

Rauf Bey Eski Bahriye Nazırı

Raif Efendi Eski Erzurum Milletvekili

İzzet Bey Eski Trabzon Milletvekili

Servet Bey Eski Trabzon Milletvekili

Şeyh Fevzi Erzincan’da Nakşi Şeyhi

Bekir Sami Bey Eski Beyrut Valisi

Sadullah Efendi Eski Bitlis Milletvekili

Hacı Musa Bey Mutki Aşireti Başkanı

“…Bu kişiler, hiçbir zaman bir araya gelip birlikte çalışmış değillerdir. Bunlardan, İzzet, Servet ve Hacı Musa Beyler ve Sadullah Efendi hiç gelmemişlerdir. Raif ve Şeyh Fevzi Efendiler Sivas Kongresine katılmışlar ve ondan sonra biri Erzurum’a ötekisi Erzincan’a dönerek bir daha aramıza katılmamışlardır. Rauf Bey ve Sivas Kongresinde aramıza katılan Bekir Sami Bey İstanbul’daki Mebuslar Meclisine gidinceye dek bizimle birlikte bulunmuşlardır” Yine aralarında bulunan İngiliz Casusu Ömer Fevzi Bey gibiler Söylev’de apaçık anlatılmaktadır.

Mustafa Kemal Paşa bütün bu güçlüklere rağmen liderlik yeteneği sayesinde bütün hedeflerine ulaştı. Yanındakilerin pek çoğunun bu hedeflere inanmamasına rağmen… Mustafa Kemal Paşa liderliğin önemini Erzurum Kongresi sırasında yaşananlara dayanarak şöyle anlatıyor:

“Baylar, tarih, söz götürmez bir şekilde ortaya koymuştur ki büyük işlerde başarı için yeteneği ve gücü sarsılmaz bir başkanın varlığı çok gereklidir. Bütün devlet büyüklerinin, umutsuzluk ve güçsüzlük içinde, bütün ulusun başsız olarak karanlıklar içinde kaldığı bir sırada, yurtseverim diyen bin bir çeşit kişinin, bin bir türlü tutum ve inanç gösterdiği kargaşalı bir zamanda danışmalarla, birçok saygın ve güçlü kişilerin sözlerine uyma zorunluluğuna inanmakla, sağlam, esaslı ve özellikle sert yürünebilir mi ve en sonunda ulaşılması çok güç olan hedefe varılabilir mi? Tarihte, buna ulaşmış bir topluluk gösterilebilir mi? İkincisi Baylar; ulus, ülke, siyaset ve ordu yöneticiliğinde hiç bulunmamış ve bu alanda değeri belirmemiş ve denenmemiş gelişigüzel kişilerden, örneğin, Erzincanlı bir Nakşî Şeyhi ve Mutkili bir aşiret başkanı gibi zavallılardan da kurulabilecek herhangi bir Temsilciler Kuruluna, söz konusu durum ve görev bırakılabilir miydi? Bırakıldığında yurdu ve ulusu kurtaracağız, dediğimiz zaman, ulusu ve kendimizi aldatmış olmak gibi kötü bir yanılgıya düşmeyecek miydik? Böylesine bir kurula, perde arkasından yardım edilebileceği düşünülse bile bu yöntem, güvenilir sayılabilir miydi?”

Mustafa Kemal Atatürk 98 yıl önce işte böyle bir kararlılık ve inançla Türk ulusunun lideri oldu ve onu zafere ulaştırdı.

Bugün ülkemiz yine 98 yıl önceki gibi karanlıklar içinde. Ancak Cumhuriyete, Atatürk’e ve çağdaşlığa inanmış insan kaynağı açısından çok daha zengin ve umutlu olmamız gereken bir dönemdeyiz. Böylesine zengin bir kaynak içinde Ülkenin kurtuluşunu cemaat liderleri, şeyhler, ve aşiret liderleri içinde aramak aymazlıktan öte, ihanettir.

98 yıl önce kazandık, yine kazanacağız.”


Editör: Haber Merkezi