Hızlı hızlı adımlarla geçtim yolları.Etrafı türlü güzellikleri toplamış görüntüye sahipti.

Güzellik öylesine gözlerimi kamaştırmıştı ki detayları algılayamıyordum.Güzel ve farklı bir sokaktı adımladığım.Bir köşesinden dünyanın en güzel ezgileri çınlıyordu,ezgilere en seçilmiş satırlar eşlik ediyordu.Kelimeleri tam algılayamıyordum ama kulağıma çalınan müthiş bir uyumun eseriydi.Bir köşesinden duygunun ve hüznün fırçaları ile çizilmiş tablolar gibi doyasıya tabiat kokan görüntüler geçiyordu.Dört yanı cenneti andıran bir sokağın yollarında, kendimi bulmuştum.İlk adımı nasıl atmıştım bu yere bilinmez ama gönül huzuru adlandıramadığı halde, burada bulmuştu.Huzur ve bir de tarifsiz bir sevinç yumağına sarılmış ruh haliyle ,aynı sokağı yeni keşfeder gibi dolaşmıştım.Zaman mutluluğun çivisinde asılı kalan çaresiz bir kavrama dönüşmüştü burada.Kalp huzuru hissetmişti ve inanılır gibi değil zihin ile ortak bir hissiyattı bu huzurun varlığı.Zihin mutsuz olacak sebepler üretemiyordu,kalp ise mutlu olacak sebepler sıralıyordu.Bu sokakta huzuru bulmuştum.Dilini bilmediğim bir duygunun ülkesinde izinsiz yaşamaya başlamıştım.Sorulduğunda sunacak cevabım ise belliydi;burayı çok sevmiştim.Sabahları uyandığımda ilk aklıma düşen, ezberlediğim yolları defalarca adımlamaktı.Geceleri ise gönlümün aydınlığını ışık tutardım yollara.Hiç korkmazdım,tereddüt olmazdı burada yaşamaya dair.Hayata dair bildiğim ne varsa bilmediğim bu yerde altüst olmuş,sadece kalbimi dinler olmuştum.Kalbimin keşfettiği bu sokak artık hayatımın bütün yönlerinin çıktığı adres olmuştu.Büyülü bir havası vardı çünkü ne zaman etrafa baksam neşeli olacak bir şeyler keşfedebiliyordum.Sanki her köşesi beni yansıtan renklere,çizgilere sahipti..Bilmediğim şey ise birdenbire kendimi bulduğum bu yerde ,ne zamana kadar barınabileceğim idi.Garip bir his, önce zihnimi kurcalamıştı sonra kalbimi.Ben buraya kendimi ait hissetmiştim ama kalıcı olduğumu düşündürecek bir çağrı gelmiyordu işte.Belki de bu büyülü yere gelirken, kimseden izin istemeyip kendimi güzelliğin ortasına davet etmemdi sebep.Aslında kendi kendimi davet etmiştim bu açıktı.Ama bu huzur hissini yaşıyorsam eğer kendimi tanıdık bulmamdan kaynaklanmıyor muydu?Buraya gelmem tesadüf olamazdı ya.Tesadüfleri bilmem ama garip bir karamsarlık çöktü yüreğime.Endişe hissi mutluluğu gölgeler olmuştu.Ben buraya kendimi sevdirmeye çalıştıkça kendimi olduğumdan farklı bir görüntüye itiyordum.Gitmem gerektiğini biliyordum,ama sevginin inadını yanıma katıp, sokağı var gücümle adımlamaya devam ediyordum.Ama tüm yönler aynı noktada birleşiyordu ve o nokta buraya adım attığım yerdi.Yani başladığım yerdeydim.Labirent gibi kendi etrafımda dönüp durmuştum.Çıkışı yoktu bu sokağın.Çıkmaz sokak idi.Sonu yitirilmiş bir hikaye.Başladığım yerde yorgunluğun ezip geçtiği huzur kalıntıları ile kalakalmıştım.Bir ses işittiğimi sanmıştım ama o sesin kendi içimden geçen duymak istediğim sözler olduğunu geç anlamıştım.Kalan gücümle,ilerleyen zamanın tik taklarını duymaya başlayarak çıkmaz sokaktan ayrıldım.Neden çıkmaz olduğunu kendime sorduğumda kader dedim.Huzur kıpırdanmaya başladı,yorgunluğun kemiklerini sızlatarak...