Gündem

Bigalı Mantar Avcısından Nadir Mantarın Keşfi

Türkiye’nin doğa zenginlikleriyle ünlü bölgelerinden Kazdağları’nda, nadir rastlanan bir mantar türü daha doğaseverlerin dikkatini çekti.

Abone Ol

Doğadaki keşifleriyle tanınan Bigalı mantar avcısı Kamuran Arslan, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, Fomitopsis pinicola, yani halk arasında bilinen adıyla "Çam Kızılağlayanı" mantarını duyurdu.

“Yaşayan Ölü Odunun Bekçisi”
Yaklaşık 1400 metre rakımda bir çam ormanında keşfedilen bu ilginç mantar, ölü ağaç gövdelerinde adeta bir bekçi gibi duruyor. Arslan’ın sözleriyle, “Ormanda yürürken ölü bir ağacın gövdesinden sarkan, adeta cilalanmış gibi parlayan o renkli mantarı gördüğünüzde, onun Fomitopsis pinicola olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz.”

Mantarın üst yüzeyi sert, reçineli ve cilalı gibi parlarken; renkleri kırmızımsı kahverengiden koyu pas tonlarına kadar değişiyor. Kenarında dikkat çeken beyazımsı-sarımsı halka ise yıllık büyüme evrelerini temsil ediyor. Alt kısmı ise gözenekli yapısıyla dikkat çekiyor ve spor üretim merkezi olarak görev yapıyor.

Tıbbi Potansiyeliyle Dikkat Çekiyor
Çam, ladin ve göknar ağaçlarında yetişmeyi seven bu mantarın tıbbi özellikleri de oldukça ilgi çekici. İçerdiği triterpenoidler, antioksidanlar ve antimikrobiyal bileşiklerle bağışıklık sistemini destekleyici potansiyele sahip. Geleneksel Asya tıbbında yüzyıllardır kullanılan mantarın, bazı bilimsel araştırmalarda kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlattığına dair veriler bulunduğu da ifade ediliyor.

Sofralık Değil, Şifalık Bir Mantar
Kamuran Arslan, bu mantarın yenilebilir olmadığını, ancak kurutularak çay veya tentür formunda kullanılabileceğini vurguluyor. Halk arasında özellikle bağışıklık güçlendirici ve idrar yollarını destekleyici etkileriyle bilinen “Çam Kızılağlayanı”, dikkatli ve bilinçli kullanıldığında doğanın sunduğu bir şifa kaynağı olabilir.

Dikkatli Tüketim Şart
Ancak uzmanlar, mantarın odunsu ve sert yapısı nedeniyle kesinlikle yemeklik olmadığını belirtiyor. Bilinçsizce tüketimin sağlık sorunlarına yol açabileceği, sadece kurutularak bitkisel destek ürünü olarak değerlendirilmesi gerektiği ifade ediliyor.