Antibiyotiklerin bugüne kadar milyonlarca hayat kurtardığını ve tıpta devrim niteliği taşıdığını ifade eden uzmanlar, ancak her antibiyotik kullanımının antibiyotik direncinin gelişmesine katkı da sağlayabildiğini söylüyor.
Antibiyotiklerin soğuk algınlığı nezle ve grip gibi viral hastalıkları iyileştirmediğine dikkat çeken Biga Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr.Safiye Nur ÖZCAN, "Antibiyotikler mutlaka önerilen miktarda, önerilen saatlerde ve önerilen sürede kullanılmalı. Kendinizi iyi hissetseniz bile tedaviniz tamamlanmadan antibiyotik kesilmemeli." uyarısında bulundu. Özcan, başkası için yazılmış antibiyotiklerin ise asla kullanılmaması gerektiğinin altını çizdi.
Biga Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr.Safiye Nur ÖZCAN, her yıl 18-24 Kasım tarihlerinin ‘Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası’ ve bu haftanın ilk günü olan 18 Kasım’ın da ‘Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü’ olarak kutlandığını hatırlatarak, antibiyotik direnci hakkında değerlendirmede bulundu.
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr.Safiye Nur Özcan; “Her yıl 18-24 Kasım tarihleri Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası ve bu haftanın ilk günü olan 18 Kasım “Avrupa Antimikrobiyal Farkındalık Günü” olarak kutlanmaktadır. Bu haftanın amacı, antibiyotik direnci konusuna dikkat çekmektir. Bu sayede antibiyotik direncindeki artış ve yayılımın önlenebilmesi için toplum, sağlık profesyonelleri ve yöneticiler gibi paydaşların bu konudaki farkındalığının arttırılmasını sağlamak ve direncin önlenmesinde aktif rol almalarını gerçekleştirmektir.” Dedi:
“ANTİBİYOTİK DİRENCİ İNSAN, HAYVAN VE ÇEVRE SAĞLIĞINI İÇEREN "TEK SAĞLIK" SORUNUDUR”
Antibiyotikler bu güne kadar milyonlarca hayat kurtarmış olup tıpta devrim niteliği taşımaktadır. Antibiyotikler hayat kurtarabilir, ancak her antibiyotik kullanımı antibiyotik direncinin gelişmesine katkı da sağlayabilmektedir. Antibiyotiğe dirençli enfeksiyonların tedavisi zor ve hatta bazen imkansız olabilmektedir. Antibiyotiğe dirençli mikroorganizmalar, toplumda, sağlık tesislerinde ve çevre (ör. toprak, su) dahil olmak üzere tüm dünyada çeşitli ortamlara hızla yayılabilmektedir. Bu nedenle antibiyotik direnci insan, hayvan ve çevre sağlığını içeren "Tek Sağlık" sorunudur.
“BAKTERİNİN SIRADAN BİR BAKTERİ OLMASI ANCAK…”
Güncel veriler, Avrupa çapında dirençli bakteriler tarafından enfekte edilen hasta sayısının arttığını ve antibiyotik direncinin halk sağlığı için birincil tehdit haline geldiğini göstermektedir. Dirençli bakterilerin gelişmesinin durdurulması ve antibiyotiklerin gelecek nesillerde etkinliğinin sürdürülebilmesi için tek çare antibiyotiklerin akılcı kullanımıdır. Bakteriler, çevrelerinde meydana gelen değişikliklere hızlı uyum sağlayabilen canlılardır. Antibiyotik direnci de bunun bir örneğidir. Dirençli bakterilerin neden olduğu hastalıklar, özellikle de yoğun bakım ortamında ve bağışıklık sistemi zayıflamış hastalarda ciddi bir sağlık tehdidi oluşturmaktadır. Dirençli bakterilerin neden olduğu bu hastalıklar, tedaviye dirençli olup, hastanede yatış sürelerinin uzamasına ve bununla ilgili komplikasyonların gelişmesine, ölüm ve hastalığa yakalanma oranlarında artışa neden olmaktadırlar. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bu vakaların en korkutucu yanı, bakterinin sıradan bir bakteri olması ancak mevcut antibiyotiklere dayanıklılık göstermesidir.
Özcan, “Öte yandan, antibiyotiklerin yanlış kullanımları, gün içerisinde gerektiği saatlerde alınmaması, bunların uygun ve yeterli dozlarda kullanılmaması ya da gerektiği gün sayısında alınmaması gibi durumlarda bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç geliştirmelerine olanak sağlanmaktadır. Bunun sonucu olarak da ilaç kullanımı ve tedavi harcamaları her geçen gün artmaktadır.
Tüm bu olumsuzlukların önüne geçmek için yapılması gerekenler ise basittir;
• Hekim reçete etmedikçe ve eczacıya danışılmadıkça asla antibiyotik kullanılmamalıdır.
• İlaçlar doğru yoldan, doğru zaman aralıklarında, doğru dozda ve belirtilen süre boyunca kullanılmalıdır.
• Hasta kendisini iyi hissetse bile tedaviyi hekimin belirttiği süreden önce sonlandırmamalıdır. Aksi halde antibiyotik direnci gelişebilir.
• Özellikle grip ya da nezle gibi virüslere bağlı solunum yolu enfeksiyonlarında antibiyotiklerin tedavide yeri olmadığını unutulmamalıdır.
• Nezle ve grip için hastalığın ilerlememesi, enfeksiyon etkeninin topluma yayılmaması için yatak istirahati, izolasyon, C vitamininden zengin beslenmek ve bol sıvı alımı yeterli olabilir.
• Komşusuna iyi gelen ilacın kişinin kendisine zarar verebileceği unutulmamalıdır. Başkasının antibiyotiği kullanılmamalıdır.
• Daha önceki bir hastalıkta kullanılan antibiyotiğin, tekrar benzer hastalığa yakalanılsa bile hekime danışmadan kullanılmaması gerekir.
• İlaçların hastane ve eczane ortamından çıktıktan sonra uygun olmayan saklama koşullarında etkinliğinin azalabildiği, hatta zararlı etkilerinin ortaya çıkabileceği akılda tutulmalıdır,” dedi.
Bahar Karakurt
Kaynak: Biganın Sesi