Siyaset

Kuvözden çıkan bebeğe yuva oldular, engeline rağmen ailesi olmaktan vazgeçmediler

Henüz iki aylıkken koruyucu aile oldukları bebeklerine 6 aylıkken serebral palsi teşhisi konulmasına rağmen vazgeçmeyerek onu sevgiyle sıcak bir yuvada büyüten Zeynep ve Cem Girginer çifti, şimdi ikinci bir çocuğa daha koruyucu aile olmak istiyor.

Abone Ol

"Devlet Korumasından Aile Şefkatine" başlıklı dosya haberinin üçüncü bölümünde, Zeynep ve Cem Girginer çiftinin henüz iki aylıkken koruyucu aile oldukları oğullarının 4 ay sonra serebral palsi tanısı alması ve ailenin buna rağmen geri vermeyi hiç düşünmeden oğullarına kol kanat olması anlatıldı.
Geç yaşta evlenen ve uzun süre çocuk sahibi olabilmek için tedavi gören Zeynep ve eşi Cem Girginer, sonuç alamayınca koruyucu aile olmaya karar verdi.
Girginer çiftinin, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne başvurmasının ardından devlet korumasında bulunan iki aylık bir bebek aileye teslim edildi.
Erken doğan ve bir süre kuvözde kalan bebeği ilk defa kucaklarına alan ailenin uzun süredir hissettikleri evlat özleminin yerini, anneliğin ve babalığın sorumluluğu aldı.
Henüz 6 aylıkken doktor kontrolleri sırasında oğullarına serebral palsi tanısı kondu. Koruyucu aile oldukları çocuğu geri verme şansları olsa da bunu hiç düşünmeyen Girginer çifti, çocuklarına sıkı sıkıya sarılarak bu süreç ile baş etme yoluna koyuldu.
Tanının ardından Girginer ailesinin hayatı tamamen çocuğun gelişimine göre şekillendi. Fizik tedavi, ergoterapi ve dil-konuşma çalışmalarıyla geçen günler, özellikle pandemi döneminde ev ortamında sürdürüldü.
Haftanın neredeyse her günü bir terapiyle geçerken, ailenin çocuklarıyla kalpten kurdukları bağ onun sağlık olarak gelişim göstermesine de destek oldu.
İlk zamanlarda başını bile tutamayan çocuk, zamanla emekleme pozisyonuna gelmeye, kafasını daha uzun süre dik tutmaya ve sofraya oturmaya başladı.
Çiftin günlük yaşamı, tamamen çocuğun ihtiyaçlarına göre planlanırken, evde, sokakta ve hastane koridorlarında geçen zaman ailenin ortak rutini haline geldi.
Zeynep Girginer, eşinin gemici olması ve neredeyse 6 ayda bir evine dönmesi nedeniyle oğlunun tedavi sürecini çoğunlukla kendi yürütürken, bazen zorlansa da oğluna duyduğu sevgi ve sorumlulukla şu an 6 yaşında olan çocuğuna kol kanat oldu.
Girginer ailesi, bir çocuğun sevgi dolu bir evde büyümesinin her şeyden daha kıymetli olduğu düşüncesiyle, yeni bir koruyucu aile olma hikayesine daha kapı aralamaya hazırlanıyor.
- "Oğlum ilk eve geldiğinde onunla ilk temasımız anlatılamaz"
51 yaşındaki anne Girginer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 40 yaşında evlendiğini ve uzun süre çocuk sahibi olabilmek için tüp bebek tedavisi gördüklerini, sonuç alamayınca da koruma altındaki bir çocuğa aile olma yoluna girdiklerini anlattı.
Yaptıkları müracaatın ardından 2 aylık bir erkek çocuk ile eşleştiklerini ifade eden Girginer, eşi gemici olduğu için 6 ayda bir görüşebildiklerini kaydetti.
Girginer, çocuklarına serebral palsi teşhisi konduğunda 6 aylık olduğunu ifade ederek, "Oğlum ilk eve geldiğinde onunla ilk temasımız anlatılamaz. Bir evlat özlemi vardı, onu giderdik çok şükür. O duygunun yaşanması lazım, kucağınıza nasıl kendi çocuğunuzu alıyorsunuz hiçbir farkı yok. Geldiğinde el kadar bir şeydi, o an anlatılamaz yaşanması lazım. Ben sadece doğurmadım, kalpten doğurdum." dedi.
- "Ben, eşim çocuğumuzu hiçbir zaman geri vermeyi düşünmedik"
Evlerine geldikten 4 ay sonra hastalığını öğrendiklerinde asla çocuklarını geri vermeyi düşünmediklerini kaydeden Girginer, "Bize üstü kapalı soruldu. Direkt çocuğu geri vermek ister misiniz diye değil, farklı yollarla dile getirdiler. Ben doğursam belki daha fena olacaktı, belki daha farklı olacaktı. Bu kader, bu belki yarın bir gün bize de olabilir, bilemeyiz. Ben, eşim hiçbir zaman geri vermeyi düşünmedik, daha çok bağlandık biz." diye konuştu.
Girginer, koruyucu aile oldukları bebeğin evlerine gelir gelmez kanlarının ısındığını ve evde bir telaşın başladığını anlatarak, "Görür görmez bir kanımız ısındı. 'Geldi, ne yapacağız, nasıl bakacağız, küçücük, dilinden anlayabilecek miyiz?' diye soru işaretlerimiz oldu ama annelik duygusu devreye girdi. Her şey çorap söküğü gibi geldi. Bu zamana kadar geldik. Kolay mı, değil. Bizim için daha zor ama bu kadarla atlattık, daha da yolumuz çok uzun. Ama biz bu yola seve seve devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Çocuklarını aldıktan sonra bütün doktorlara götürdüklerini kaydeden Girginer, şunları söyledi:
"Çocuk doktorumuz 'Sanki var gibi, bazı çocuklar kuvözden çıkınca atlatabiliyor.' dedi. Bir doktorumuz, 'Daha çok erken 6 aylıkken gelin.' dedi. Gittik ve bize serebral palsi teşhisi kondu. 'Bizi neler bekliyor?' dedik, 'Ucu açık, bunu büyüdükçe göreceğiz.' dedi. 'Kesin olmamakla birlikte yürüyecek ama diğerlerini büyüyünce göreceğiz.' dedi. Öğrenince yoğun şekilde fizik tedaviye başladık, yaş ilerledikçe dil ve konuşma eklendi, at terapisi iyi geldiği için o eklendi. Yüzmeye gidiyoruz ayarlayabildiğimiz sürece. Haftanın 5 günü tedavilerle geçiyor. Önceden hiç kafasını tutamıyordu, dönemiyordu. Ben sadece döndürmek için 1,5 sene uğraştım. Şu an kafasını tutabiliyor, emekleme pozisyonuna geldi, yutkunması yoktu, şimdi o iyi gidiyor."
Koruyucu aile oldukları oğullarının hastalığıyla canla başla mücadele eden Girginer, bu süreçte ailesi ve çevresinin de kendisine çok destek olduğunu söyledi.
- "Ben oğlumla birbirimize çok bağlıyız"
Zeynep Girginer, koruyucu aile olmak isteyenlere, şunları söyledi:
"Biz eşim geldikten sonra, ikinci çocuğa koruyucu aile olmak için müracaatımızı yapacağız, belgelerimizi hazırladık. Çocuk sevgisi olan herkese koruyucu aileliği tavsiye ederim, kendi çocuğunuzdan hiçbir farkı yok. Bir evlat edinmek, onu ev ortamında büyütmek, iyi bir gelecek sağlamak...Yapabiliyorsak ne mutlu bize. İkinci çocuk istememin sebebi 6 yaşında bir yeğenim var, o gelince oğlumun hareketleri farklılaştı, yemesi değişti, hareketlenmesi ondan dolayı oldu. Bundan dolayı da oğlumuza bir kardeş olsun, bir çocuğa daha yuva olalım, onun da geleceğini sağlayalım istedim. Ben çok zorlanacağım belki ama ilk zamanlarda zorlanıp onu da bir rutine koyacağız, bir yol çizeceğiz. Ben oğlumla birbirimize çok bağlıyız, ben olmazsam yemek yemez, bir bardak su içmez, bizim her günümüz her saatimiz özel."