Yaşam

Sanatçı Gül Tut’un Oğlu İfade Verdi

Gül Tut’un Ölümü: Oğlu Tuğberk Yağız Gülter İfade Verdi

Abone Ol

Sanatçı Gül Tut'un ölümüyle ilgili oğlu Tuğberk Yağız Gülter ifade verdi
Yalova'da, "Güllü" adıyla tanınan şarkıcı Gül Tut'un ölümüyle ilgili oğlu Tuğberk Yağız Gülter, Yalova Adliyesine gelerek savcılıkta ifadesini verdi.
Çınarcık ilçesi Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi'ndeki 6 katlı binanın teras katındaki evinin penceresinden 26 Eylül'de düşen Gül Tut'un ölümüyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında oğlu Tuğberk Yağız Gülter, beraberinde avukatıyla geldiği Yalova Adliyesi'nde Yalova Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ifadesinde, olay gecesi İstanbul'da olduğunu, gece saatlerinde ablası Tuğyan Ülkem Gülter'in kendisini aradığını anlatarak, yoldayken aradığı komşusundan annesinin öldüğünü öğrendiğini söyledi.
Tuğberk Yağız Gülter, Çınarcık'taki evde bulunan kameraları cep telefonundaki uygulama sayesinde izleyebildiğini belirterek, bu sırada kendisini arayan karakol amirinin kamera kartlarını alabilmelerini sağladığını, hastaneye ulaştığında da cep telefonunu görevlilere verdiğini ifade etti.

Bildiği kadarıyla evde kayıt yapabilen 5 kamera olduğunu aktaran Gülter, "Ben anneme toplam 10 kamera almıştım. Bundan iki tanesini kendi evime taktım. Annemin evinde 5 tane kamera vardı. 3 tanesi de duruyordu, 1 tanesi kırılmıştı diye hatırlıyorum. 3'ü atıl olarak duruyordu, takılı değildi." ifadesini kullandı.

"Ablamın çevresini sevmem"
Ablası Tuğyan Ülkem Gülter’in yanına gittiği sırada baygın olduğunu, annesinin ise yoğun bakımda olduğunun kendisine söylendiğini ifade eden Gülter, şunları kaydetti:

"Annem ile Tuğyan arasında sık sık tartışma oluyordu fakat bu tartışmalar hiç fiziksel şiddete dönüşmemişti. Annem her gün alkol alırdı. Annemin vefatından 1,5 ay öncesine kadar Çınarcık'a hiç gitmedim. Sultan'ı hayatımda ilk defa fiziksel olarak olaydan sonra gördüm. Ç. ablayı ben üniversiteye başladığım yıl olan 2018 yılının ortasından itibaren tanıyorum ya da 2019 yılının başından itibaren tanıyorum. Kendisi komşumuz olur. Aramızda daha önce benim uyuşturucu dosyam ile ilgili zannediyorum tartışma yaşanmıştı. Annem çok üzülmüş. Bu tartışma sonucunda nasıl olduysa Ç. abla, annemi sakinleştirmeye çalışmış. Bildiğim kadarıyla Ç. abla ile annem anlattığım bu olay sonrasında yakınlaşmışlar, yedikleri içtikleri bir aradaymış, hem asistanlığını hem menajerliğini yapmaya başlamıştı. Yani çok sıkı bir ilişkileri vardı. Ben Ç. abla ile annem arasında dostluk dışında bir ilişkinin olduğunu hiç bilmiyorum. Ablam bana göre farklıdır, daha kavgacıdır, eğlence anlayışı bile farklıdır, bir yerlere gitmeyi, eğlenmeyi, içmeyi sever. Ablamın çevresini de sevmem. Herhangi bir konudan bile ablamla sık sık tartışırız."

"Çilingire de haber veremedim çünkü bu kapı normal bir kapı değildi"
Gülter, annesinin cenazesinin morgda olduğunu öğrenince morga gittiğini belirterek, yanına gelen ve şimdi hatırlamadığı kişilerin "Annenin intihar ettiği söyleniyor, senin bir açıklama yapman gerekiyor" dediğini aktardı.

Bunun üzerine açıklama yaptığını dile getiren Gülter, şöyle devam etti:

"Ben de 'siz bir şeyler yazın' dedim. Onlar da yazdılar, ben de bu yazıyı okudum. Video çekildi. Donuk olduğum söyleniyor, doğrudur. Çünkü annemin öldüğünü kabullenmekte zorlanıyorum. Sonra çevremdekiler bana 'Taziye evi nerede olacak?' diye sordu. Bana 'vefat edenin evinde olur' dediler. Ben de o yüzden öyle cevap verdim. Çınarcık'taki eve girmemiz lazımdı ama evin anahtarı bende yoktu. Polisler de olay yeri incelemeden sonra kapıyı çekip gitmişler. Onlarda da anahtar yoktu. Hatta bu şifreli kapıyı yapan firmayı aradım ancak ulaşamayınca mesaj attım. Sonuç itibarıyla adamlara ulaşamadığım için ben de eve komşumuz Seval teyzenin terasından girebileceğimi düşündüm. Çilingire de haber veremedim çünkü bu kapı normal bir kapı değildi, şifreli bir kapıydı, kapıyı komple çıkarmaları gerekiyordu sanırım. Seval teyzenin kapısını çaldım. Hava aydınlıktı, güneş doğmuştu, erken bir saatti. Seval teyzeye durumu anlattım. Terastan bizim evden girmeyi deneyeceğim, dedim. O da izin verdi. Yanımda çanta yoktu sadece üzerimde siyah bir montum vardı. Pencere çift camlıydı, ilk yumruğumda birinci katmanı kırıldı. Cam kesikleri olunca montumu çıkarıp montumla vurdum. O da olmayınca Seval teyzenin saksının içinden bir taş alıp o şekilde camı kırdım ve içeri girdim."

Gülter, eve girer girmez sokak kapısını açtığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü kapının önünde Y, D. abla, E. ağabey ve hatırlamadığım birileri daha vardı. Onlar ben kapıyı açınca içeri girdiler. Olayın gerçekleştiği Tuğyan'ın odasına baktım ama içeriye tam girmedim. Kapısını kapattım. Mutfağa geçtim. Salonda annemin sehpada şarap bardağı vardı. Yarıya kadar şarap doluydu. Şu an başka bir şey olup olmadığını hatırlamıyorum. Küllük vardı, tepside meze gibi şeyler vardı. Hatta şarap bardağını alıp mutfağa götürdüm. 'Bu içkileri kaldırın, evde dua okunacak.' dedim. Annemin odasına da yine kapıdan bakıp kapısını çekmiştim."

"Aldığı bilezikleri her zaman kolunda taşırdı"
Evden herhangi bir ziynet eşyası almadığını, annesinin odasında küçük bir kasa olduğunu, kolu ve kilidi bozuk olması nedeniyle orada para veya altın gibi şeyler saklamadığını ifade eden Gülter, şöyle devam etti:

"Zaten aldığı bilezikleri de her zaman kolunda taşırdı. Annemin kasasının içindeki yeşil sırt çantasını aldım. Bu çanta hala benim evimdedir. Bu çantanın içinde anneannemin kesilmiş saçı, annemin banka hesap cüzdanları, kağıtlar, annemin yazdığı şarkı sözleri ve telif haklarına ilişkin evraklar, annemin eski evlilik cüzdanı vardı. Annemin babamın sattığı eski arsaların tapusu vardı. Yine annemin oturduğu evle ilgili satış belgesi veya vekaletname gibi kağıtlar vardı. Sırt çantasını alıp evime getirdim öylece de duruyor. Annemin evinde altın yoktu. Söylediğim gibi hepsini kolunda taşırdı. 250 lira vardı, o da annemin çantasının içindeydi. Onu da almadım. Başka da maddi hiçbir şey almadım."

Videodaki ses kayıtları
Annesinin Tuğyan'ın odasına girdikten sonraki ses kayıtlarını internet üzerinden dinlediğini anlatan Gülter, şöyle devam etti:

"Orada 'hadi görüşürüz' sözcüğünü söyleyen kişinin annem olduğunu düşünüyorum ama çok da emin değilim. Son zamanlarda tekrar dinlemedim, uzun uzun muhakeme yapmadım. 'Herkes tamam mı? O ne lan? Valla şahane bak. Bak, manyaklara bak. Gel, gel. Kız gelsene buraya. Kız gel.' şeklindeki sözler anneme aittir. Bazı sesleri tam olarak duyamasam da annemin söylediği kelimeler var ama müzik ve oynama sesinden net olarak duyamıyorum. Sizin 'Bırak beni' olarak duyduğunuz ses de anneme ait. 'Ben oynamayı bilmiyorum ki' sesi Sultan'a ait. Videoda dinlediğim 'Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan' kelimelerini de ablam Tuğyan söylüyor. Yine dinlediğim ses kaydında 'Gerek var mı?' ya da 'Kelebek var mı?' şeklinde duyduğum sözleri ablam söylüyor. 'Gel bakalım' diye anladığım sözü de ablam söylüyor. Videonun sonundaki 'hadi görüşürüz' kelimelerini bir annemin sesine, bir Tuğyan sesine benzetiyorum. O konuda net bir şey söyleyemiyorum."

"Camın orada bulunmasının 3 sebebi olabilir"
"Annem camlardan her zaman korkar, hatta temizlikçi kadına bile 'Aman dikkat et, ben görmeyeyim, ben çıktıktan sonra sen cama çık' der. Görmeye dayanamaz, hiç kimseyi cama yaklaştırmaz." ifadelerini kullanan Gülter, şöyle konuştu:

"Çünkü eskiden annem camın üstüne düşmüş ve kolu kesilmiş, o günden beri camdan ve yüksekten hep korkar. Kendisi de açık camdan ürker. Kolay kolay yaklaşmaz ancak kapatmak ya da perdeyi çekmek için vesaire zorunlu durumlarda yaklaşır. Annemin o gün cam açık olmasına rağmen camın orada bulunmasının 3 sebebi olabilir. Bunlardan birincisi açık olan camı kapatmak için olabilir. İkinci sebep belki gerçekten söylediği gibi kelebek gibi bir küçük böcek tarzı bir şey vardı, onu öldürmemek için camdan alıp atmak istemiş olabilir. Üçüncü sebep onu birinin cama bir şekilde götürmüş olmasıdır. Çünkü annem kesinlikle kendisi hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez. Oynamak isterse geniş alana geçmek ister. Ablam odada sürekli sigara içer. O yüzden cam sürekli açıktır. Tuğyan'ın odasındaki Tuğyan'ın yatağı bir hafta önce aslında cama paralelmiş. Sonra yatağı cama dikey olarak koymuşlar. O olay anında olduğu gibi. Tahminim ablam deli yatar diye annem düşünüp yatağın o şekilde değiştirilmesini istemiştir."

Ablasının eski nişanlısından annesinin nefret ettiğini, sebebinin ablası olduğunu ileri süren Gülter, "Tuğyan hayatındaki erkek için etrafını siler. Herkesi karşısına alır. K. ile annem ilk tanıştıklarında araları iyiydi. Sonrasında bir şey oluyor. Bu olay sonrasında ablam pencereye çıkıp kendisini atmaya çalışmıştı. İntihar meselesi de budur. Ben daha öncesinde tarihini tam hatırlamadığım dönem ablamın, K'den ikiz çocuğa hamile olduğunu annemden duymuştum. Ablam çocukları düşürdü mü yoksa hastanede aldırdı mı, bilmiyorum ama hamilelik sürecini annemden bu şekilde duymuştum. Ablam, K'yi seviyordu. Ablamın intihar etme olayında ablam cama çıkıp anneme ‘Sen beni öldürdün, sen beni rezil ettin' dedi." ifadelerini kullandı.

"Vebal almak istemiyorum ama K. için annemi öldürebilir"
Ablasının, K'yi çok sevdiğini anlatan Gülter, ifadesini şöyle sürdürdü:

"Onun uğruna yapamayacağı şey yoktur. Daha doğrusu yaşadığı tüm ilişkilerde bu modda olur. Karşısındaki erkek için her şeyi yapabilir. Vebal almak istemiyorum ama K. için annemi öldürebilir. Çünkü ablam ilişki konusunda zayıf karakterli biridir. K. için her şeyi yapabilir. Ablamla Bircan arasındaki, ben ilk kez televizyondan öğrendim. Fakat ablamın B'ye yazdığı söylenen mesajları okuduğumda 'bunlar ablamın cümlesidir' dedim. Ablam bu mesajları B'ye net olarak atmış. Ben Tuğyan'a bu olaydan sonra kendisine annemi düşerken görüp görmediğini sorduğumda, bana annemin camdan düşerken ayağını ya da elbisesinin bir kısmını gördüğünü söylemişti. Bir de en son çalan şarkı 'Annemin sahneden iniş şarkısı değil mi?' diye sordum. O da 'Evet, malkata' dedi. Malkatayı nasıl çaldıklarını, kimin istediğini Tuğyan'a sormamıştım. Ancak 2-3 gün önce ben Ç. ablaya 'Ablam bu malkatayı başka günlerde dinler miydi, olay anında niye malkatayı açmışlar' gibi kuşkumu giderecek sorular sormuştum. Ç. abla da bana ablamın da bu şarkıyı ara ara dinlediğini söyledi. Annem malkatayı çok severdi. Malkata açık olduğu için o odaya gitti diye düşünüyorum. Çünkü malkata şarkısına dayanamazdı. Annemin malkatayı sevdiğini, bu şarkıya dayanamadığını herkes bilir. Zaten annem oynama seslerini de duymuş olabilir. Odaya gitme sebebi bu olabilir."

"Ablam çok yalan söyleyen biridir"
Gülter, Sultan Nur Ulu'nun uyuşturucu testi amacıyla saç örneği vermekten korktuğunu, uyuşturucuyu kullandığını ve bunu da annesinin ölmeden 2 veya 3 gün önce kendisine söylediğini ileri sürdü.

Ablası Tuğyan'ın da geçmişte uyuşturucu kullandığını iddia eden Gülter, şunları belirtti:

"Annemin de ona uyuşturucuyu bıraktırmak için çok uğraştığını biliyorum. Tuğyan kendi beyanına göre bu uyuşturucuyu 5-7 sene önce bırakmış, ondan sonra hiç içmediğini söylüyor. Ancak ben şunu da söylemek durumundayım. Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından 9'u yalandır. Çok yalan söyleyen biridir. Aslında benim bu süreçte şüphem oluşmuştur. Şüphelerim oluşup kayboluyordu. Ablamın ya da Sultan'ın böyle bir şey yapacağını düşünmedim. Çünkü videoları izlediğimde ablam çok bağırıyordu. Olaydan sonra çok üzgündü, sürekli çığlık atıyordu. Onun o üzüntüsünü görünce aklıma böyle bir şey yapabileceği gelmedi. Ancak ablamın kişiliğinde yalancılık vardır, menfaati çok sever, ilişkisi için yapamayacağı şey yoktur. Şimdi tüm olayları, Sultan'ın verdiği itiraf ifadesini düşününce aklım almıyor. Ablamın böyle bir şey yapacağına inanmak istemiyorum. Bunların gerçek olmadığına inanmak istiyorum. Yapmışsa da şikayetçiyim. Eğer annem bir cinayet sebebiyle vefat etmişse, yapan, düşünen, olaya karışan herkesten şikayetçiyim. Böyle bir şey yoksa kendini inşallah kanıtlar. Böyle bir şey varsa ömürlerinin sonuna kadar yatsınlar. Her şeyden önce çıkarlarsa benimle karşılaşacaklar."

Annesinin ölümüyle ilgili konudan çok etkilendiğine değinen Gülter, "Bu ölüm gerçeğinden kaçıyorum. Tuğyan bana öncesinde annemi öldürmek istediği ile ilgili herhangi bir şey söylemedi. Ancak annem ile kavga ettikleri zaman anneme bağırarak beddua ve hakaret ederdi, ben de buna dayanamaz Tuğyan'ı sustururdum." dedi.

Gülter, ablasını tutuklandıktan sonra ilk kez 18 Aralık Perşembe günü göreceğini ancak bu görüşmeyi gerçekleştirmek için karar olduğunu vurguladı.

Olay
Şarkıcı Gül Tut (52), 26 Eylül'de Yalova'nın Çınarcık ilçesi Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi'nde bulunan 6. kattaki evinin üzeri kapalı terasındaki pencereden henüz belirlenemeyen nedenle düşerek hayatını kaybetmişti. Tut'un cenazesi, İstanbul'da toprağa verilmişti.

Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma başlatmış, bir süredir teknik takipte tutuldukları öne sürülen Tut'un kızı Tuğyan Gülter ve olay günü aynı odada bulunan arkadaşı Sultan Nur Ulu, Ulu'nun babası Arif Ulu ile 2 kişi daha gözaltına alınmıştı.

Gözaltına alınanlardan Tuğyan Gülter tutuklanmış, Sultan Nur Ulu hakkında ise ev hapsi kararı verilmişti. Diğer 3 kişi ise savcılıktaki ifadelerinin ardından salıverilmişti.