Türk edebiyatının köşe taşlarından, tiyatro, hikaye, roman, mizah, tenkit, tercüme, uyarlama, antoloji ve sözlük alanlarında pek çok esere imza atan Reşat Nuri Güntekin, vefatının 69. yılında anılıyor.
Askeri tabip Nuri Bey ile Kars Valisi Yaver Paşa'nın kızı Lütfiye Hanım'ın oğlu olarak 1889'da İstanbul Üsküdar'da dünyaya gelen Güntekin, çocukluğunu babasının görevi nedeniyle Anadolu'nun farklı şehirlerinde geçirdi.
Bu seyahatler, Güntekin'in ileride kaleme alacağı eserlerin temelini oluşturan gözlem yeteneğini küçük yaşlarda geliştirmesini sağladı. Güntekin, ilköğrenimine Üsküdar Selimiye'de başlamasının ardından Çanakkale İdadisi ve Galatasaray Sultanisi'nde eğitim gördü.
Yükseköğrenimini 1912 yılında İstanbul Darülfünunu Edebiyat Şubesi'nde tamamlayan usta yazar, mezuniyetinin ardından Bursa ve İstanbul'daki çeşitli okullarda öğretmenlik ve idarecilik görevlerinde bulunarak eğitim camiasına hizmet etti.
Müfettişlik yılları "Anadolu Notları"na dönüştü
Reşat Nuri Güntekin'in Türk edebiyatındaki yerini sağlamlaştıran en önemli dönemlerden biri, 1931'de başladığı maarif müfettişliği yılları oldu. Bu görev vesilesiyle Anadolu'yu bir uçtan bir uca gezme fırsatı bulan yazar, taşra insanının yaşantısını, dertlerini, inançlarını ve dönemin toplumsal sorunlarını yerinde gözlemledi.
Müfettişlik seyahatlerinde edindiği izlenimler, sadece romanlarının kurgusunu değil aynı zamanda Türk gezi edebiyatının en önemli eserlerinden biri sayılan "Anadolu Notları"nı da ortaya çıkardı. Güntekin, bu eserinde Anadolu'nun o dönemki panoramasını gerçekçi ve samimi üslupla okuyuculara aktardı.
"Çalıkuşu" ile gelen büyük şöhret
Edebiyat dünyasına ilk adımı, "Genç Kalemler" dergisinde yayımlanan makaleleriyle atan Güntekin, asıl şöhretini 1922 yılında Vakit gazetesinde tefrika edilen "Çalıkuşu" romanıyla kazandı.
İstanbullu iyi eğitimli genç kız Feride'nin, öğretmen olarak Anadolu'nun köylerine gidişini ve zorluklarla mücadelesini anlatan "Çalıkuşu" eseri, yayımlandığı günden itibaren büyük ilgi gördü ve defalarca basılarak klasikleşti.
Sadece romanlarıyla değil tiyatroya duyduğu tutkuyla da bilinen Güntekin, "Hançer", "Eski Rüya" ve "Taş Parçası" gibi pek çok oyun kaleme aldı ve sahne sanatlarının gelişimine katkıda bulundu.
Usta edebiyatçının eserlerinde kullandığı yalın ve anlaşılır Türkçe, onun "halkın yazarı" olarak anılmasını sağladı.
Devlet görevlerinde de bulundu
Edebi üretkenliğinin yanı sıra devlet kademelerinde de önemli görevler üstlenen Reşat Nuri Güntekin, 1939-1946 yıllarında Çanakkale Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) yer aldı.
Güntekin, 1947'de Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettişliğine getirildi, sonrasında Paris Kültür Ataşesi ve UNESCO Türkiye Temsilcisi olarak ülkesini uluslararası alanda temsil etti.
Emekliliğinin ardından İstanbul Şehir Tiyatroları Edebi Heyeti'nde görev alan Güntekin, akciğer rahatsızlığı nedeniyle tedavi görmek üzere gittiği Londra'da 7 Aralık 1956'da hayatını kaybetti.
Güntekin'in cenazesi, İstanbul'da Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.
Eserleri beyaz perde ve televizyonda yaşamaya devam ediyor
Usta edebiyatçının "Yaprak Dökümü", "Çalıkuşu", "Dudaktan Kalbe", "Akşam Güneşi", "Acımak" ve "Kavak Yelleri" gibi unutulmaz eserleri, televizyon dizileri ve sinema filmleri aracılığıyla yeni nesillere ulaşmaya devam ediyor.
İstanbul Levent'te yaşadığı sokağa "Çalıkuşu" adı verilen yazarın ismi, Türkiye'nin pek çok yerindeki okullarda, kütüphanelerde ve kültür merkezlerinde yaşatılıyor.
Güntekin'in kaleme aldığı eserlerin arasında ayrıca "Bir Kadın Düşmanı", "Yeşil Gece", "Kızılcık Dalları", "Gökyüzü", "Eski Hastalık", "Ateş Gecesi", "Değirmen" ve "Miskinler Tekkesi" yer alıyor.