Öfke, baldan tatlıdır. Acaba bu yüzden mi çabuk öfkeleniyoruz? Tabii ki hayır…

Öfkeleniyoruz, çünkü; kendimize göre yargılıyoruz… Hani bir tek kendimizi biliriz ya. İşimiz yok da karşımızdakinin ruh hâlini mi düşüneceğiz? Nerdeeee!... Sanıyoruz ki herkes, bizimle aynı şartları yaşıyor. Öfkelendiğinizde her şey, yoluna giriyor. Öfke yaparken biraz daha esnek mi yargılasak ne?

Öfkeleniyoruz, çünkü kendimize o kadar odaklanmışız ki, karşımızdakinin nedenlerini, niçinlerini araştırmıyoruz… Bir başkasının öfke duyguları yok nasılsa… Zorla çileden çıkaranlar da var tabiî ki. Ama ona öfkeleneyim derken en çok zararı da kendi rûhunuz alıyor.

Öfkeleniyoruz, çünkü sabit ve takıntılı fikirlerimiz yüzünden karşımızdakini anlamaya çalışmıyoruz… Bu, hayata at gözlüğünden bakanlar için geçerli… Tüm yaşam, kendi etraflarında dönüyor sananlar için.... Ortak duygular bunlar, kabul etmeliyiz kendimizi… Kimse, tek başına suçlu değil; hepimizin içinde var bir parça ÖFKE…

Ve bir alıntı:
Öfkelendiğiniz zaman abdest alın….

Ebu Vâil (R.A.) anlatıyor: “Urve İbn-i Muhammed es-Sadi'nin yanına girdik Urve'yi kızdırdılar Urve, kalkıp abdest aldı ve: “Babam, dedem Atiye (R.A.)'den anlatır ki; o, Resulûllah (S.A.V.)'ın şöyle dediğini nakletmiştir: “Öfke, şeytandandır. Şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateş ise su ile söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince, hemen kalkıp abdest alsın” (Ebu Davud Edeb 4)

Evet. Öfke, insanın fıtratında olan bir haslettir. İnsanoğlu, onu söküp atamaz. Allah (cc), öfkeyi ateşten yaratmış ve onu titizlikle insanın kalbine yerleştirmiştir. Kişi, ne zaman bir şey yapmaya kalkarsa veya tartışmaya girerse; öfke ateşi yanar, yüzü ve gözleri kandan kızarıncaya kadar kabarır, adeta saldırgan bir hale gelir ve şuurunu yitirir. O anda vereceği kararlar, mutlaka aleyhine döner. Onun için Efendimiz (S.A.V.), değişik rivâyetlerde öfkelenen kişi için; “Euzu billahi mineşşeytanirracim” demesini tavsiye etmiştir Ayrıca kendisine gelerek nasihat isteyen sahabeye ise “Öfkelenme!” diyerek cevap vermiştir.

Sinirlilik anında karar veren insanın madden, rûhen ve kalben zarar gördüğü gibi diğer organları ve sistemleri de zarar görür. Nitekim öfkeyi tutmanın ve öfkeli iken nefse hâkim olmanın ehemmiyetine âyet-i kerimede de yer verildiğini ve böylelerinin övüldüğünü görmekteyiz:

“Onlar, bollukta ve darlıkta infak ederler, öfkelerini yutarlar ve insanların kusurlarını affederler. Allah, iyilik yapanları sever” (Al-i İmran 2/134)

Keza bir başka ayette ise Rabbimiz, “Öfkelendiği zaman bağışlayanlar”ı övmektedir (Şûra 42/37)

Ne güzel açıklamış âyette… Şimdi bırak öfke yaptığımızda; bu âyeti hatırlamak ve acaba abdest almak, aklımıza geliyor mu? Onu da bırak, acaba aldığımız abdest öfkelerimizi yatıştırmaya yetiyor mu?

Eğer yaşadığımız tüm duyguların bize geri dönüşümlü olduğunu fark edersek, zaman içinde bastırabiliriz belki bizi ele geçiren öfkelerimizi… En büyük zararı bizler alıyoruz farkında olmadan çünkü…

İnsanız. Arada öfkeleneceğiz. Duygularımızı eyleme geçiriceğiz. Ama ölçüsünde bir ayarlama yapmak, sanırım elimizde… Kimse, size hiç öfkelenmeyin demiyor…Ama öfkelenirken bile âdil olabiliriz… Denersek, yakın bir gelecekte öfkelerimizi iç adaletimizle kontrol altına alabiliriz… Ne diyor ayette: "Öfke şeytandandır..."

Bunu bile bile pes etmeyelim karşısında… Her şey, bizde saklı. Bir parça fark eylemi, hepsi bu...

Bugünden başlayarak hepinize içinde öfkesi az olan bir yaşam diliyorum…

ÖFKE, BALDAN TATLI OLAMAZ… ARILAR, BALLARINI ÇİÇEKLERDEN TOPLAR… İNSANLARSA ÖFKELERİNİ ŞEYTANIN VESVESESİNDEN…