Dünyanın hallerini taşıyacak gücü aradı yüreğinde. Kaybolan ne varsa içinde, inanmaya daha da çok sarıldı.

Sarılmak için inandıklarına dünyanın kirinden, insanların maskelerinden arınacak bir köşe bıraktı kalbinde. Hiçbir acının ve ikiyüzlülüğün giremediği bir köşe. Her türlü yıkımın altından sağ çıkacak bir kudretle iyiliği barındıran bir köşe. İnançlarını insanların kirli yüzlerinden uzak tutacak, daima ışıldayan bir köşe. Sonunda yüreğini saran karamsarlığın dağılabileceği. Bu köşeye her sığındığında dua ve inançla genişleyen bir yerin varlığı. Sığındıkça, boyun büktükçe yükselen dayanabilme gücü. Bu yüzden inancın kusursuz haline adanan kalbin, gittikçe büyüyen köşesine sığınmışlığı. Üstüne gelen darlık ve sıkıntıların arasına çekilen dayanıklı inanç duvarları. Bu duvarlara çarpıp paramparça olan kötülüklerin yok oluşu. Yok olduğuna inanıp ferahlayan kalp.

İyiliğin temiz yüzüne hangi kötülük kökleri sarılabilir ki. Bazen hangi sözcükleri tüketse özünden yitirilen kayıp cümlelere karışıyor tüm özler. Öyleyse sessizlik, içinde bırakılan sitemler kıymetli. Sustu ve tevekkül etti. Sınav yeri diye düşündü. Kendi doğrularını yazsa başka yanlışların arasında silinebileceği bir dünya dedi. Sonra köşesini hatırladı. Ne zaman bunalsa kendini bulduğu köşesi. Ellerinin duaya kalktığı , acizliğin Rabbine iltica ile silindiği. Hatırladı kul olmanın gerçeğini. Kulun kula yaptığı haksızlık, Rabbinin katında cezasını bulacak, öyleyse içi rahat olmalıydı. Bu dünyada varsın kul kula kötülükle yükseklik sağladığını sansın. Tüm yanlışların tartılacağı ahiret gününe temiz bir defterle çıkabilmek için dilini muhafaza etmeye çalıştı. Susarsa kazancına bir de temiz bir dil ekleyecekti.. Susmasa yüreğinden korlar yükseliyordu, sitem etmek istiyordu insanların bin türlü maskesine ama siteme bile değmeyecek bir düzenin içinde yaşamaktaydı iyi ve düzgün olanlar... Öyleyse Allah'a yönelip ruhunu kaplayan karamsarlığı dağıtıp, çeşit çeşit maskelerin varlığını çözümlemeye çalışmayacaktı.

Yine yüreğine çöken karanlığa süzülen bir ışık belirdi. Gözlerini açmaya çekindi, yine karanlıkta kalmaktan tereddüt edercesine. Köşesinde iki büklüm olmuş kendini, hareket etmeye zorladı. Kıpırdayacak gücü bulduğunda gözlerini açtı. Işık hüzmesi kapladı etrafı, yüreğine yayılan bir serinlikti hissettiği.. Bu kez kendini kötülüğün ve maskelerin zincirlerine bağlamayacaktı. Kötülüğün sahiplerini bulmasını bekleyecekti. Er ya da geç hak yerini bulacaktı nasılsa.

Duayı diline alışkanlık edinmekten öte kılıp ruhuna işledi. İşledikçe huzurun ışığı yüreğinin bütününe yayıldı. Hak Hakka emanet iken kula susmak düşerdi.