Kişi, en büyük zararı düşünceleri ile kendine veriyor… Bundan birkaç yıl önce enerji, hep duyduğum; ama tanımadığım bir olaydı…

Daha sonraları bilgi toplamaya başladım… Zaman içerisinde okudukça anlıyorum ki bu koskoca evrene güçlü enerji sinyalleri ile bağlıyız… Nasıl bir şeydir ki hayatımızda yaşadığımız her anın tek bir anlamsız boşluğu yok… Aslında bir mûcize içerisinde yaşıyoruz… Yaşadığımız tüm olumlu ya da olumsuz ne varsa aslında bir mıknatıs gibi üzerimize kendimiz çekiyoruz… Nasıl mı? Tabii ki düşüncelerimizle… Bu yüzden Yüce Yaradan; "Ben, kullarımın yaptıklarına değil niyetlerine bakarım." diyor… Evren, bizim ağzımızdan çıkan kelimeleri okumuyor… Ama kalbimizdeki samimiyetin sinyallerini alıyor… Burada bir kaç örnek verecek olursak… Kişinin yalan söylediğini ele alalım. Karşınızdakine ciddi bir yalan söylüyorsunuz… Ama birkaç zaman sonra bu yalanın olumsuz etkilerini siz yaşamaya başlayacaksınız… Çünkü evren, sizin kelimelerinizi değil de kalbinizden gelen sinyalleri okumuştur… Karşınızdakini kandırabilirsiniz; ama evreni, asla… Öfke anlarımızda da bu böyle yaydığımız düşük enerji, etrafımıza o gün boyunca öfkeli ya da öfkeleneceğimiz insanları çeker… Bu yüzden pozitif insanlar, hep pozitif çevreler edinir… Ve evren, kararsızlıkları sevmiyor… Dikkat ederseniz kararlı insanlar, daha başarılı oluyorlar… Kararsızlık, sizin hayatınızı karıştırdığı gibi evreninde hafızasını karıştırıyor… O, mükemmel bir okuyucudur… Ve kalbinizdeki niyetleri size hiç eksiksiz şekillendirip yollayacaktır… Birine bir şekilde zarar veriyorsak, yakında hazırlananın, siz de zarar göreceksiniz demektir…

Ama bize verilen zararları karşımızdakinde aramaya o kadar çok alışmışız ki bizden başka herkes suçlu… Oysa bize dönen, bizim oluşturduklarımız… Kader dışında tüm yaşadıklarımız kendi seçimlerimiz… Bu yüzden dinimizde yalan, iftira, kişilerin arkasından konuşmak ve daha bunun gibi tüm günah sayılan yasaklar, en çok bize döneceği için zararlıdır…Yoksa Yüce Yaradan'ın bizim yapacağımız hiçbir ibadete ihtiyacı yoktur… Karşılıksız, koşulsuz, iyi niyetlerle yapılan her eylem, enerji bedenimizin temizlenmesini rûhumuzun yükselmesini sağlıyor… Bize emanet edilen rûh enerjisini ancak bu şekilde koruyabiliriz… Hissederek yaptığımız ibadetlerle… Yoksa hissetmeden yapılan her ibadet, her eylem, sadece şekilden ibaret kalıyor… Bu yüzden "Kalplerde olanı BEN bilirim." demiyor mu Yüce Yaradan… Çoğumuzun başına gelir… Bir an aklınızdan bir şey geçer ve bir bakarsınız gün içinde aklınızdan geçen her ne ise size sunulmuş… İşte evren, kalbinizin saf enerjisini daha çabuk algılıyor… Sadece başımız sıkıştığında yapılan dualar, içlerinde az parça çıkar enerjisi taşıdığından ya hiç gerçekleşmiyor… Ya da gerçekleşmesi uzun sürüyor… Kainat, sevgi üzerine kurulmuş muazzam işleyen bir mekanizma ve sevgi, bu mekanizmanın en önemli parçası… Bu yüzden içinde sevgi olan her iş, eninde sonunda iyi yönde size döndürülür… Ama içinde hırs ve kötü niyet olan düşünceler, zarar verilen kişilerle birlikte zarar vereni de sürükleyecektir arkasından…
Bana göre ayaklarımızın gittiği yer değil önemli olan… Yüce Rabbim, hepimize Kabe'ye gitmeyi nasip etsin… Ama çoğumuz, farkında değil belki… Bir Kabe de kalbimizde ve her gün duygularımız, bu Kabe'yi tavaf ediyor… Ve bizler, düşünecek olsak; Resûlullah efendimizi ziyaret ettiğimizde en iyi duygularla dualarla yaklaşıyoruz…Peki yaşadığımız hayatta ne değişiyor? Samimi bir iyi niyet için Kabe gerekiyorsa, yüreğinize bakın… Belki de çok uzakta değildir… Allah, tek bir mekana sığar mı? O, ancak gönüllerde olur… Evren, bizlerin kelimelerini değil… Kalbimizden gelen niyetlerimizi okur… Ve bizler, ne verirsek onu alacağız… Daha az ya da fazlasını değil…