Çanakkale Kara Savaşları'nın 109. yılı anma törenleri kapsamında, Gençlik ve Spor Bakanlığınca "57. Alay Vefa Yürüyüşü" düzenlenecek.

Tarihin en kanlı muharebelerinden birine sahne olan Gelibolu Yarımadası'nda canlarını ortaya koyarak düşmanın üzerine yürüyen ve adını tarihe "kahraman birlik" olarak altın harflerle yazdıran 19. Tümen'e bağlı 57. Piyade Alayı, Türk milletinin kalbinde yaşıyor.

Yarbay Mustafa Kemal'in "Ben size taarruz emretmiyorum ölmeyi emrediyorum." sözüyle canlarını ortaya koyan ve bu mücadelede çoğu şehit düşen kahramanlar, Çanakkale Kara Savaşları'nın 109. yılı anma törenleri kapsamında, Gençlik ve Spor Bakanlığınca düzenlenen "57. Alay Vefa Yürüyüşü" ile anılacak.

Milletin kaderini yeniden yazan inanç, iman, dayanışma, cesaret, yüksek milli ruh, ecdat ve vatan sevgisini tüm dünyaya bir kez daha ispat eden 57. Piyade Alayı olmak üzere tüm Çanakkale Şehitlerini anmak ve bölgeye gelen gençlerin farklı şehirlerden gelen akranlarıyla aynı şuuru paylaşmaları sağlanacak.

Tarihi Gelibolu Yarımadası'ndaki Kocadere Kamp Alanı'ndan şafak vakti yürüyüşe başlayacak 3 bin genç, kahraman 57. Alay'a vefa için yaklaşık 5 kilometrelik yürüyüşü tamamlayıp Conk Bayırı'na ulaşacak.

- "Çanakkale cephesinin kahraman alayı"

TCG Nusret Müze Gemisi Ege'de ziyarete açıldı TCG Nusret Müze Gemisi Ege'de ziyarete açıldı

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mithat Atabay, AA muhabirine, 57. Alay'ın cephede gösterdiği kahramanlığı anlattı.

57. Alayın Çanakkale Savaşları'nın en çok bilinen ve tanınan alaylarından biri olduğunu belirten Atabay, "57. Alay özellikle savaş zamanında kurulan, savaş dışındaysa lağvedilen bir alay olarak karşımıza çıkıyor. Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasından sonra 19. Tümen kuruluş aşamasında. Aslında bu birliğin bağlı olduğu yer Türkiye'nin güney bölgesinde bulunuyor. 19. Tümen kurulurken 58 ve 59. alaylar güneyde Halep'te kalacak, 57. Alay ise 19. Tümenin kuruluş alayı olarak burada karşımıza çıkıyor. Ayrıca buna 72 ve 77. alayları da buraya dahil edecekler ve Mustafa Kemal'in komutasında 19. Tümene bağlı olarak görev yapacak olan bir alay olacaklardır." diye konuştu.

Mithat Atabay, Çanakkale'de henüz kara savaşları başlamadan Mustafa Kemal'in önce bu alayla Eceabat'a geldiğini ve Eceabat'ta diğer alayların da gelmesiyle birlikte çeşitli tatbikatlar yaptığını hatırlattı.

25 Nisan için ise 57. Alayın çok önemli bir yere sahip olduğunu kaydeden Atabay, şöyle devam etti:

"Tabii ilk defa olarak düşmanın Gelibolu Yarımadası'na saldırısı haber alınınca Mustafa Kemal o sırada Bigalı köyünde bulunmaktadır. Bu mesajı aldığı zaman burada ihtiyat komutanı olarak emrinde 57. Alay bulunuyordu. 57. Alayla birlikte harekete geçecek ve saat 10.30 civarında savaşa dahil olacaktır. Daha evvel de burada düşmanı karşılayanlar 27. Alayın birlikleri olarak karşımıza çıkıyor ama çok yıpranmış bir vaziyette bulunuyorlardı. Onlar artık savaşı kaybetme aşamasına gelmiş bir durumdaydı. Tam o sırada Mustafa Kemal 57. Alayla beraber savaşa dahil olarak düşmanı durduracak ve adeta savaşın kaderini değiştirmiş olacaktır. Bugün özellikle Conk Bayırı'na çıkan yolun hemen sağ tarafında olan yerlerde 57. Alay konuşlanacak ve düşman burada durdurulacak, savaş boyunca da aşağı yukarı bu hat değiştirilemeyecekti. Bu bağlamda özellikle Arıburnu bölgesini ve Anafartalar bölgesini kontrol edebilecek bir seviyede bulunduğu için ve üst seviyede olduğu için asla alt seviyede kalan, yani yamaçlarda kalan birliklerin bu şekilde askeri bir üstün konumda bulunan birlikleri müdahale etmesi ve başarı elde etmesi mümkün olmayacak."

57. Alay'ın bu açıdan çok önemli bir alay olduğuna işaret eden Atabay, "Özellikle savaşın ilk üç gününde, yani 25, 26, 27 ve 28 Nisan'a kadar olan dönemde 57. Alay çok fazla zayiat vermesine rağmen gerçekten büyük başarı elde edecek hatta alaya bağlı olan tabur komutanlarından iki tanesi de yaralanmış bir vaziyette olacak ama yeni takviyelerle birlikte mevcut askerinin yarıya yakınını zayiat olarak vermesine rağmen 57. Alay savaşın sonuna kadar bu bölgede başarılarla kendini tarihe yazdıracak." ifadelerini kullandı.

- "57. Alayın kahramanlığı hala konuşuluyor"

Mithat Atabay, 57. Alayın hem Türkiye'de hem de dünyada en çok tanınan bir alay olarak 109 yıl sonra da belleklerde olduğunu dile getirdi..

57. Alayın gerek alay komutanlarının gerekse alaya bağlı olan askerlerin büyük kahramanlıklar gösterdiğini dile getiren Atabay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu kahramanlar sadece toprağın yüzeyinde değil, aynı zamanda toprağın altında lağım muharebeleri sırasında da üstün başarılar elde etmişlerdir. Ayrıca alay komutanı olan Hüseyin Avni Bey'in de bir bayram sabahı şehit olması ayrıca tabii bu alaya şan ve şöhret kazandırmıştır. Ayrıca başarılı olan adaylardan bir tanesi olarak da Enver Paşa tarafından bizzat İstanbul'da Alay Sancağı'na madalya takma töreni yapılmış ve bu çerçevede de alaya mensup olanlar daha sonra mesela Cumhuriyet döneminde daha çok Arıburnu, Arıburun gibi soyadları alarak da onları tarihe geçirmişlerdir. 57. Alay, sadece Çanakkale Savaşları sırasında değil, aynı zamanda bu cephe kapandıktan sonra Galiçya bölgesine gitmiş, Galiçya bölgesinde de büyük başarılar elde etmiştir. Galiçya bölgesi kapandıktan sonra ise Suriye ve Filistin bölgesine gidecek, orada da büyük kahramanlıklar gösterecek ve tarihe geçecektir. 57. Alay, Birinci Dünya Savaşı sona erdikten sonra tekrar lağvedilecek ve bu bağlamda tarihe altın harflerle geçmiş olan bir alay olarak, halk arasında çok fazla zayiat vermesi nedeniyle 'hepsi şehit oldu' diye yanlış bir algıyla karşılanacaktır."

Atabay, 57. Alayın Çanakkale Zaferi ve Mustafa Kemal için çok ayrı anlamlara sahip olduğunu ifade ederek, "57. Alay gerçekten savaşın kaderini değiştirmiş, Mustafa Kemal'in Mustafa Kemal olarak tanınmasını sağlamış olan olaylardan biridir." dedi.

"Çanakkale'yi Mustafa Kemal ilk önce Balkan Savaşları sırasında kurtarmıştır." diyen Atabay, şöyle konuştu:

"57. Alay ile birlikte 25 Nisan tarihinde de Anzak askerlerini durdurarak ikinci defa kurtardığını görüyoruz. Daha sonra Conkbayırı Savaşları ve Anafartalar Savaşları sırasında üçüncü defa kurtaracak, sonra ise Lozan Anlaşmasıyla birlikte dördüncü defa kurtarmış olacak. En son olarak 1936 yılında Boğazlar Sözleşmesi imzalanarak Boğazlar bölgesinin de askeri hale getirilmesiyle yeni bir kurtarış noktası olmuş olacaktır. O yüzden savaşı ve 57. Alayı bu şekilde algılamak gerekir. Daha sonra 57. Alay, 57. Tümen olarak da varlığını cumhuriyet döneminde devam ettirmiştir."

- "Alay sancağının çalındığı iddiası"

Sancağın bir alayın namusu anlamını taşıdığını vurgulayan Atabay, sancağın asla düşman eline geçemeyeceğini anlattı.

Sancaktar olarak bilinen kişinin böyle bir risk ortaya çıkması durumunda da sancağı emir gereği yakacağını ve kendisinin de şehit olacağını belirten Mithat Atabay, sözlerini şöyle tamamladı:

"57. Alayın sancağının çalındığı iddiası doğru değildir. Sadece bununla ilgili olarak daha evvel gazetecilerden Hikmet Feridun Es Avustralya'ya bir gezi yapmıştı. Orada Melbourne'de bulunan Savaş Anıları Müzesi'nde böyle bir sancak bulunduğunu söyleyerek bunun 57. Alaya ait olduğunu belirtmişti. Bu doğru değildir ve 57. Alay Sancağı hiçbir şekilde düşman eline geçmemiştir ve 57. Alay Sancağının muhtemelen Filistin Suriye Cephesi'nde savaş biterken askerlerin esir oldukları sırada yakılarak imha edildiği bilinmektedir. Bununla ilgili yaptığımız araştırma içerisinde bunu görmekteyiz. Genelkurmay Başkanlığı, ATASE Başkanlığına bunu resmi yazıyla sormuştuk. Orada da 57. Alayla ilgili, sancak ile ilgili ellerinde herhangi bir yazı bulunmadığını bildirmişlerdir."

Kaynak: Anadolu Ajansı