Çanakkale, Çanakkale Boğazı sayesinde Anadolu ile Avrupa ve Akdeniz ile Karadeniz arasındaki bağlantıyı sağlayan iki geçit bölgesinden biridir. Bu özelliği nedeniyle oldukça zengin bir tarihi vardır. Peki Çanakkale’nin eski adı neydi?

 Çanakkale, Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan eşsiz bir coğrafya üzerinde yer alırken, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaparak, savaşlara, diplomatik oyunlara ve halk hareketlerine tanıklık etmiştir. Bu topraklar üzerinde iz bırakan her bir medeniyet, Çanakkale'nin kültürel zenginliğine katkıda bulunmuş ve tarihinin dokusunu zenginleştirmiştir.

Çanakkale'nin tarih sahnesine ilk adımını attığı Neolitik Dönem, insanlığın tarım ve hayvancılıkla tanıştığı, yerleşik hayata geçiş yaptığı bir dönemi temsil eder. Coşkuntepe ve Uğurlu/Zeytinli gibi yerleşimler, bu dönemde bölgenin canlı ve bereketli bir yaşam alanı olduğunun kanıtlarıdır. Kalkolitik Dönem ise, insanlık tarihinde bakırın işlenmeye başlandığı, bu nedenle Bakır Çağı olarak da adlandırılan bir dönemdir. Çanakkale'nin bu dönemdeki yerleşimlerinden Kumtepe ve Beşik-Sivritepe, bölgenin bu çağda da önemini koruduğunu göstermektedir.

Çanakkale'nin Tunç Çağı'ndaki yüzü, hiç şüphesiz Troia'dır. Bu efsanevi şehir, Helenistik mitolojideki Troia Savaşı ile tanınır ve tarihin en ünlü savaşlarından biridir. Troia'nın, Ege Denizi'ni Marmara ve Karadeniz'e bağlayan stratejik konumu, onu tarih boyunca birçok büyük medeniyet için cazip kılmıştır.

Akgül ailesinin acı günü Akgül ailesinin acı günü

Büyük İskender'in Persleri yenilgiye uğratması ve Çanakkale Bölgesi'ni fethetmesi ile bölgede yeni bir dönem başlamıştır. Çanakkale, bu dönemde Antigoneia (AleksandriaTroas) gibi büyük kentlere ev sahipliği yapmış, bu kentler ticaret, sanat ve bilimde önemli merkezler haline gelmiştir.

Çanakkale, Roma İmparatorluğu'nun parçası olarak, Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu döneminde de önemini sürdürmüştür. Ancak bu dönemlerde de bölge, birçok savaş ve akına sahne olmuştur. Çanakkale'nin Türk hakimiyetine girmesi, bölgenin tarihinde yeni bir sayfa açmıştır. Süleyman Paşa'nın Gelibolu Kalesi'ni fethi, Osmanlı İmparatorluğu için yeni fetihlerin kapısını aralamıştır. Boğazın kontrolü, Osmanlı İmparatorluğu için stratejik öneme sahip olmuş ve bölge, imparatorluğun askeri gücünün merkezi haline gelmiştir.

Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı'nın en kanlı ve en önemli cephelerinden biri olarak tarihe damgasını vurmuştur. 1915-1916 yıllarında, Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun kahramanca savunmasıyla İtilaf Devletleri'nin hedefleri engellenmiştir.

Bu savaşın temel amacı, İtilaf Devletleri'nin Çanakkale Boğazı'nı ele geçirerek İstanbul'a ulaşmak ve Osmanlı'yı savaş dışı bırakmaktı. Ancak, Osmanlı direnişi karşısında bu hedeflere ulaşamadılar. Çanakkale, sadece bir askeri başarı değil, aynı zamanda bir ulusun birlik ve beraberlik içinde nasıl direnebileceğinin de sembolüdür.

Bu muharebeler, her iki tarafın da büyük kayıplar verdiği, ancak Osmanlı'nın eşsiz direnişi ve azminin tarihi bir ders olarak kaydedildiği bir dönüm noktasıdır. Çanakkale, sadece bir savaş değil, aynı zamanda bir milletin bağımsızlık ve onur mücadelesidir.

Çanakkale'nin eski adı neydi?

Antik dönemlerde Hellespontos ve Dardanel isimleriyle bilinen Çanakkale, M.Ö. 3000 yılından itibaren kesintisiz bir yaşam alanı olmuştur. Erken Bronz Çağı'ndan itibaren stratejik bir öneme sahip olan bu bölge, Çanakkale Boğazı sayesinde Anadolu'yu Avrupa'ya, Akdeniz'i de Karadeniz'e bağlayan önemli bir geçiş noktasıdır. Bu benzersiz konumu, Çanakkale'ye zengin ve katmanlı bir tarihi miras bırakmıştır.

Editör: Haber Merkezi