Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) yürütücülüğünde, bir yıldır devam eden TÜBİTAK destekli proje kapsamında, iklim değişikliğinin Bozcaada’da halk arasında “keler” olarak bilinen gececil kertenkele türüne etkileri araştırılıyor.

3 Milyar Yıllık Kaya, Mars’ta Yaşamın Kanıtı mı?
3 Milyar Yıllık Kaya, Mars’ta Yaşamın Kanıtı mı?
İçeriği Görüntüle

ÇOMÜ Amfibi, Sürüngen ve Aves Araştırma (ARAR) Grubuna üye bilim insanları, ÇOMÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çiğdem Gül'ün yürütücülüğünde, TÜBİTAK desteğiyle "Gececil Kertenkele Mediodactylus Kotschyi Türünün Termal Ekolojisi" başlıklı proje kapsamında çalışmalarını Bozcaada'da sürdürüyor.

Araştırma ekibi, gece ve gündüz saatlerinde yaptığı inceleme ve ölçümlerle, biyoçeşitliliğin vazgeçilmez unsurlarından olan sürüngenlerin iklim değişikliğinden nasıl etkilendiğini bilimsel verilerle ortaya koymaya çalışıyor.

ÇOMÜ Biyoçeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı da olan projenin yürütücüsü Prof. Dr. Gül, AA muhabirine, iklim değişikliğinin etkilerini araştırmak amacıyla geçen yıldan beri ÇOMÜ ARAR Grubu olarak TÜBİTAK destekli proje kapsamında sürüngenler üzerine arazi çalışmaları yaptıklarını söyledi.

İzole bir yer olması nedeniyle Bozcaada'yı pilot bölge olarak seçtiklerini aktaran Gül, şöyle konuştu:

"Orada gececil kertenkele türünün iklim değişikliğine karşı mekanizmalarını ve biyolojisini inceliyoruz. Buna 'termal biyoloji' de diyoruz. Gündüz ve gece vücut sıcaklığı parametrelerini, çevresel değişkenleri ele alıyoruz. Rüzgarın hızını, nemi, bulunduğu taşın ve havanın sıcaklığını, kamera ile de vücudunun sıcaklığını ölçüyoruz. Böylece hayvanın nasıl mücadele ettiğini ve hangi parametreyi vücut sıcaklığını dengelemek için kullandığını belirliyoruz. Projemiz devam ediyor. İlk elde ettiğimiz verilerde, 'keler' dediğimiz grubun vücut sıcaklığını kayalarla dengelediğini tespit ettik. Bu hayvanlar, bahar ayından itibaren yuvalarından çıkar, kasım ayında kısa bir dinlenme periyoduna girer. Bu hayvanları aralık ayında aktif olarak gözlemleme şansımız oldu. Adanın en yüksek bölgesinde popülasyonun çok yoğunlaştığını gördük."

- "Yumurtaları iklime dayanamayıp embriyo gelişimi sekteye uğruyor"

Gül, sürüngenlerin iklim değişikliğine karşı duyarlı bir hayvan grubu olduğunu belirtti.

Sürüngenlerin bütün aktivitelerini gerçekleştirmek için vücut sıcaklıklarını belirli seviyede tutmak zorunda olduğunu anlatan Gül, şunları kaydetti:

"İnsanlar gibi titreme ve terleme mekanizmaları olmadığı için gölgelik alanlarda veya güneşin altında vücut ısılarını belirli bir seviyede tutmaya çalışıyorlar. Bu yüzden sürüngenler küresel ısınmadan en fazla etkilenen hayvan gruplarından. Sürüngenler, mart ayından itibaren üreme periyoduna geçerler. Son yıllarda sürüngenlerin daha erken uyandığını tespit ettik. Kış aylarının daha kısa sürmesi ve aşırı sıcakların yaşanmasıyla sürüngenler saklandıkları yerlerden çıkıp üreme aktivitelerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bu da tekrar soğuk hava koşulları geldiğinde yumurtaları iklime dayanamayıp embriyo gelişimi sekteye uğrayabiliyor."

Prof. Dr. Gül, iklim değişikliği etkisiyle sulak alanların kuruması, nemin kaybolması ve rüzgarların farklı şiddetlerde olması gibi etkilerle sürüngenlerin yaşam alanlarının da tahrip olduğunu vurguladı.

- "Akdeniz Bölgesi'ndeki sürüngenler kuzeye ilerliyor"

İklim değişikliğine adapte olmaya çalışan sürüngenlerin zamanla kuzeye göç ettiklerine dair verilerin bulunduğuna değinen Gül, sözlerini şöyle tamamladı:

"İklim modellemeleri yapıldığında, Türkiye'de Akdeniz Bölgesi'nde görülen sürüngenlerin İç Anadolu ve kuzeye, daha serin alanlara doğru ilerlediğini gözlemliyoruz. Ancak ada gibi izole alanlarda bölgesel göç etme durumu zayıf. Onlar da daha yüksek yerlere göç ediyorlar. Yüksek yerlerde de bir süre sonra habitat kaybı oluşmaya başlarsa, yerel yok oluşları gözlemleyebiliriz."

Kaynak: Anadolu Ajansı