Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Söğütlü köyünde küçükbaş hayvancılıkla uğraşan 73 yaşındaki Hakime Pala Gürel, çocukluğunda büyüklerinden dinlediği hikaye ve masallar ile köy yaşamını ve gözlemlerini resmedip evinin her köşesine asıyor.
İlçe merkezine 13 kilometre mesafedeki Söğütlü köyünde yaşayan Gürel, annesi sürüyle ilgilenirken kardeşine bakması gerektiği için okula gidemedi.
Küçük yaşına rağmen kardeşine bakma görevinin yanı sıra ev işleriyle de ilgilenen Gürel'in hafızasında bu zorlu çocukluk yıllarından geriye, büyüklerinden dinlediği hikayeler ve masallar kaldı.
Daha sonra kızının eğitimi için Ayvacık'a taşınan Gürel, yaklaşık 20 sene boyunca çocuk bakıcılığı yaparak geçimini sağladı. Kızını evlendirdikten sonra köyüne dönen Gürel, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine başladı.
Boş vakitlerinde köydeki evinde patik ören, bahçesindeki bitkilerle ilgilenen Gürel, ilk kez 15 yıl önce eline aldığı renkli boyalarla çizdiği resimlerini yalnızlığına ortak etti.
Gürel, çocukluğunda büyüklerinden dinlediği hikayeleri, masalları, köy yaşamını ve gözlemlerini yansıttığı resimleriyle evini adeta galeriye dönüştürdü.
Resimleriyle evinin 30 metrekarelik alanını donatan Gürel, çalışmalarını daha çok kişinin görmesi için sergi açmayı planlıyor.
- "Üzüldüğümde resim yapıyorum"
Gürel, AA muhabirine, bir süre yaşadığı Ayvacık ilçe merkezinden köyüne döndüğünde tüm yakınlarının hayatını kaybetmesi nedeniyle yalnız kaldığını söyledi.
Bir süre yün çorap örerek vakit geçirdiğini ancak ondan sıkıldığını belirten Gürel, "Bir şeye üzüldüm mü alıyorum kağıdı, resim yapıyorum. Resim çizdiğimi köye yerleşen İstanbullular duyunca, kağıtları hep onlar aldı." dedi.
Gürel, koyunlarını otlatmaya çıktığında çöp konteynerlerinin kenarına atılan kartonları resim yapmak için topladığını belirterek, boya kalemlerinin ise tanıdıkları tarafından hediye edildiğini kaydetti.
Köy hayatını, şehirde yaşayanların hikayelerini, çobanları, Sinderella (Külkedisi), Keloğlan, Şahmeran gibi karakterleri, bazı magazin ünlüleri resimlerine aktardığını anlatan Gürel, şöyle konuştu:
"Üzüldüğümde ferahlamak için boyaları alıp resim çizmeye başlıyorum. Bir hafta, 15 gün önce gördüğüm bir şeyi zaten beynimde çizmişimdir. Alıyorum kalemi, üzüntüm gitsin diye kağıda resim çiziyorum. Daha sonra hiçbir duygu kalmıyor, ona odaklanıyorum. Mesela Şahmeran'ı bir komşunun tablosunda gördüm. Tablosunda gördüğümde onu beynimde çiziyorum. Çok inceliyorum."
Gürel, aile büyüklerinin çocukken ona anlatılan hikayeleri, yaşadıklarını, köydeki adetleri de resmettiğini dile getirdi.
Resimlerinin sayısı artınca duvarlara yapıştırmaya başladığını dile getiren Gürel, evinin hem müze hem de galeri gibi olduğunu aktardı.
Gürel, köyde yaşayanlardan çok bölgeye dışarıdan gelenlerin ilgi gösterdiğini, resimlerini bazen de sattığını ifade etti.
Sanata karşı yoğun ilgisinin olduğunu vurgulayan Gürel, resim eğitimi almak istediğini ancak vakti ve imkanı olmadığı için bu hayalini gerçekleştiremediğini kaydetti.
- En büyük hayali sergi açmak
Gürel, resimlerin üstündeki bazı yazıları 20 gün gittiği akşam okulunda öğrendiği kadar yazabildiğini, bu yüzden de bazı harflerin eksik kaldığını belirtti.
Evinin çatısı aktığı için duvarda asılı ve çerçevesi bulunmayan resimlerinin zarar gördüğünü dile getiren Gürel, en büyük hayali olan sergiyi açarak daha fazla insana resimlerini göstermek istediğini söyledi.









