İstanbul’da yaşayan ve 10 yılı aşkın süredir hipertansiyona bağlı kronik böbrek yetmezliğiyle mücadele eden 60 yaşındaki emekli emniyet müdürü İlhan Bayrak, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde (ÇOMÜ) gerçekleştirilen böbrek nakliyle sağlığına kavuştu.

Emekli olduktan sonra İstanbul’da özel bir güvenlik eğitim kurumunda yönetici olarak çalışan iki çocuk babası Bayrak, 10 yıldır haftanın iki günü hemodiyalize girerek yaşamını sürdürüyordu.

Organ nakli için çeşitli merkezlere başvuran ancak olumlu yanıt alamayan Bayrak, yaz tatili için geldiği Altınoluk’ta ÇOMÜ Organ Nakli Merkezinin adını duyarak başvuru yaptı.

Merkeze başvuran hastaya, üç aylık süreç içinde uygun organın bulunmasıyla 17 Ekim’de nakil gerçekleştirildi.

Doğa, Karabiga’da takvimi unuttu
Doğa, Karabiga’da takvimi unuttu
İçeriği Görüntüle

Ameliyat sonrası 17'nci güne giren Bayrak’ın sağlık durumu düzelirken, idrar çıkışı normal seviyelere ulaştı ve böbrek fonksiyonları hızla düzeldi.

ÇOMÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Cabir Alan, AA muhabirine, Türkiye’deki böbrek yetmezliği hastalarının yüzde 90’ının altta yatan nedeninin hipertansiyon ya da kontrolsüz diyabet olduğunu ifade etti.

Rutin sağlık kontrollerinin aksatılmaması gerektiğinin altını çizen Alan, yılda bir kere mutlaka kan şekeri ve tansiyon konusunda doktora müracaat edilmesi gerektiğini belirtti.

Alan, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası kapsamında kadavradan organ bağışının önemine işaret ederek Türkiye’de bağış oranlarının düşük olduğunu belirtti.

Organ naklini, çeşitli nedenlerle fonksiyonlarını yitirmiş organların yerine yenisinin takılması işlemi olarak tanımlayan Alan, şunları kaydetti:

“Burada iki kaynaktan faydalanıyoruz. Ya kadavra dediğimiz, beyin ölümü gerçekleşen hastalardan alınan organlar veyahut canlı vericilerdir. Ülkemiz maalesef kadavradan bağış konusunda Avrupa’da son sırada yer almaktadır. Beyin ölümü tanısı almış olan hastaların sadece yüzde 20’si organlarını bağışlamaktadır. Böbrek nakli için konuşacak olursak ülkemizde 30 bin civarında böbrek bekleyen, diyalize giren hastalar vardır. Yılda hem kadavradan hem canlıdan yapılan böbrek nakli sayısı 4 bin 500 dolayındadır. Bunun yalnızca bin civarı kadavradan alınan organlardan yapılmaktadır. Geri kalan 4 bini de canlıdan canlıya dediğimiz yakınlarının verdiği organlardan yapılan nakillerdir. Burada esas olan kadavradan nakillerdir çünkü her ne kadar biz canlıdan canlıya nakillerde alıcıya çok dikkat etsek de organ çıkarttığınız hastayı potansiyel ve takip gerektiren kişi durumuna sokuyorsunuz. Ben halkımızdan bu önemli organ bağışı haftasında, organ bağışına destek vermeleri konusunda özellikle ricada bulunuyorum.”

- "Hayata gülümsemek için organ bağışına evet diyoruz"

Nakil sonrası kendini yeniden doğmuş gibi hissettiğini söyleyen İlhan Bayrak ise haftada 2 defa dört buçuk saat diyalize bağlı kalarak yaşamanın insanı hayattan kopardığını aktardı.

Türkiye’de böbrek rahatsızlıklarının son yıllarda arttığını söyleyen Bayrak, şöyle konuştu:

“Bunun tek çözümü kadavradan nakil. Nakil konusunda da insanlarımız fazla bilgili değil galiba. Avrupa ile kendimizi kıyasladığımızda aramızda dağlar kadar fark var. Gelip hastanelerde bağış bekleyenleri görmüş olsalar düşünceleri değişir. İnsan başına gelince anlıyor bazı şeyleri, başına gelmeden anlamak gerekiyor. Beden toprağa giriyor, çürüyüp gidiyor. Tamam ruh kalıyor ama beden çürüyor. O bedeni çürümeden yeni bir hayata bağlama noktasına bakıldığında yeni hayatlara can vermek gerekiyor. Bir kalp, bir böbrek, bir karaciğer bekleyen bir sürü hasta var bu ülkede. Yani bir bedenden 4-5 kişiye bir can verebilirsiniz. İnsanları hayata bağlayıp, gülümsetebilirsiniz. O yüzden hayata gülümsemek için organ bağışına evet diyoruz.”

Kaynak: Anadolu Ajansı