Günlük hayatımızda sıkça kullanır hale geldiğimiz bir söz oldu: 'kimin ne dediği umrumda değil...' Hayır, aslında bunu söylerken bile insanların ne dediklerini önemsediğimizi gösteren bir tepki ifades

Öyle ya, gerçekten önemsemiyor olsak, neden böyle söyleme ihtiyacı hissedelim ki? Yani biz, yaşadığımıza bakarız eğer insanları gerçekten 'takmasak...', ama takıyoruz...

Hiç düşündünüz mü, evden çıkmadan önce kaç kere aynaya bakarız? Ne giyeceğimizi neden uzun uzun düşünürüz? Evde hiç umurumuzda olmayan dış görüntümüz, neden sosyal ortamlarda tavan yapacak kadar yüksek bir değer kazanır? Veya neden normalde kendi başımıza olsak kahkahadan kırılacağımız şeylere gerçek hislerimizi maskeleyen bir tebessüm ederiz?

Bir tür zoraki kahramanlık ve iyimser bir ikiyüzlülük göstergesi... "İnsanlar ne diyecek" diye kendimizi içimizde saklayıp aslında olmayan bir kişiliği insanlara pazarlamak, doğruluğu yanlışlığı iyi tartılması gereken bir durum.

Normalde asla hoş görmeyeceğimiz şeyleri "İnsanlar ne diyecek..." diye sineye çekmek, içine sığmayacağımız kalıplara ne kadar dar gelirse gelsin sığmaya çalışmak, yine "toplumsal baskı" olarak da niteleyebileceğimiz durumun bir getirisi... Özellikle kadınsan, "insanlar ne der" sözü, boynuna geçmiş görünmez bir boyunduruk gibi seni sıktıkça sıkar. Aklından geçen, gönlünün istediği veya yaşamak istediğin hayat tarzı, istesek de istemesek de bizim dışımızda gelişmiş bir takım kurallarla sınırlandırılmıştır. İronik olan ise, bu kuralların çoğunu kadınların belirlemiş olması.

Elbetteki içinde yaşadığın toplumu görmezden gelmek, onları yok sayarak yaşamak mümkün değil. Ancak; olmadığımız bir insana dönüşmemize sebep olunması, çok da sağlıklı olmuyor.

Bu, "Herkes, her istediğini yapabilmeli..." olarak algılanmamalı. Bazı durumlarda, özellikle toplum ahlakını etkileyecek konularda bu çarkın dönmesi, son derece önem kazanıyor. Fakat insanlar, nerde duracağını çoğu kez bilmiyor.
Eğer, toplum ahlakına aykırı bir şey yapmıyorsak, kul hakkı yemiyorsak, kimsenin malına mülküne-ırzına namusuna göz dikmiyorsak, hırsızlık-yolsuzluk yapmıyorsak işte ondan sonrası için "kime ne" diyebiliriz. Yani tutup da otuz yaşındaki bir adam, "Henüz çocuk yaşta 13-14 yaşındaki bir insanı ben seviyorum bundan kime ne!" diyemez veya başkasının alınterini sömürüp sonrada yaptığı bir marifetmiş gibi ortalıkta salınamaz, ya da -kesinlikle en nefret ettiklerimin başında gelir-alkol alan, ağız dolusu küfürü kimin duyacağını aldırmadan ederek rahat rahat gezen insanlar, ailesinin rızkını harama yatırıp çocuklarından çalan insanlar, "Gönül, ferman dinlemiyor." deyip evini barkını bırakıp giden kadınlar, erkekler...

Bu insanlar, asla "İnsanların ne dedikleri umurumda değil!" diyemez... Umurlarında olmalı; çünkü geride bıraktıkları sadece biçare evlatları değil; bozuk bir toplum oluşturmaya yönelik atılmış hileli temeller... "Şimdi boşanırsam elalem ne der?", "Çocuğum şu okula giremezse elalem ne der?", "Şu partiye oy verdim demeyeyim; tepki alırım.", "Yanlışa tepki göstermeyeyim; azınlıkta kalırım." Ya da "Benim şu an aklıma gelen bu yazıyla ilgili rahatsızlık duyup da kaldır diyenler olur mu?" vs

Şu bir gerçek ki, insanları memnun etmek mümkün değildir. Bize göre doğru ya da yanlış yaptığımız davranışların sonucunda bir kısım tarafından onaylanırken, başka bir kısım tarafından tepki görürüz. İnsanların ne dediği umurunuzda olarak kendi bildiğiniz gibi yaşamanın bir yolunu bulabiliyorsanız; bu, ideal olan olurdu sanırım. Ancak; herşeyi bizim adımıza zorlaştırmayı seven çoğunluk, bunda da bir kolaylık sağlamıyor.