Çanakkale’de Orman Yüksek Mühendisi Mehmet Akkan’ın sosyal medyada paylaştığı bilgiler, bölgenin doğal zenginliklerinden biri olan Truva (Kazdağları) Meşesi’ni tanıttı. Bilimsel adı Quercus trojana sups. trojana olan bu ağaç, Makedonya Meşesi’nin bir alt türü olarak sınıflandırılıyor. Hem görünüşü hem de sağladığı sayısız fayda ile bu meşe türü, Kuzey Ege coğrafyasının en önemli bitkilerinden biri.
Truva Meşesi’nin Faydaları ve Kullanım Alanları
Truva Meşesi’nin ürünü olan palamudun taç kısmındaki doğal tanenler, tekstil ve deri sektöründe çevreci bir alternatif sunuyor. Türkiye, bu alanda dünyada öncü konumda. Bitkisel tanenlerin kullanımı, sağlığa zararlı kimyasalların yerini alırken, çevreye duyarlı üretim yöntemleriyle de dikkat çekiyor. Valeks adı verilen bu bitkisel tanen, deri tabaklama işlemlerinde kullanılırken, üretimden çıkan palamut küspesi biyoyakıt ve organik gübre olarak değerlendiriliyor.
Meşe palamudu, aynı zamanda hayvan yemi olarak kullanılıyor ve belirli işlemlerden geçirilerek glütensiz un haline getirilip insan tüketimine de sunulabiliyor. Besin değeri oldukça yüksek olan bu un, hem şifalı hem de gluten içermemesiyle dikkat çekiyor.
Tarihi ve Ekonomik Önemi
Truva Meşesi, tarih boyunca özellikle Avrupa tekstil ve deri sektöründe büyük bir öneme sahipti. 17. yüzyıldan itibaren, bu meşe türünün palamudu Avrupa’da kimyasal boyaların gelişiminden önce ana boya hammaddesi olarak kullanıldı. Çanakkale’nin Sarıçay bölgesi, Geyikli ve Küçükkuyu gibi yerlerde bu ticaret için üçgen çatılı taş depo binaları inşa edildi.
Doğal Bir Zenginlik ve Şifa Kaynağı
Meşe palamudunun pelitleri, zengin besin içeriğiyle hayvanlar tarafından da çok seviliyor. Pelitlerin tatlı hale gelmesi için suda bekletilerek acılığı gideriliyor ve kestane gibi kavrularak tüketiliyor ya da unu yapılarak diğer besinlere karıştırılıyor.
Doğal güzelliği, ekonomik katkıları ve sağladığı şifalı özellikleriyle Truva Meşesi, Kuzey Ege coğrafyasının simgelerinden biri olarak öne çıkıyor. Çevreci ve sürdürülebilir üretim yöntemleriyle sadece Çanakkale’nin değil, tüm dünyanın dikkatini çekmeye devam ediyor.
