"Küresel Yeniden Kurulum: Eski Düzenden Yeni Gerçeklere" temasıyla dünyanın dört bir yanından liderleri ve uzmanları İstanbul'da bir araya getiren TRT World Forum 2025'te "Cephede Gazetecilik: Savaş Alanı Tehlikelerinden Algoritmik Baskıya" başlıklı oturum düzenlendi.
Al Jazeera Gazze Büro Şefi Wael Dahduh, yaptığı konuşmada, savaş bölgesinde gazeteciliğin hiçbir yerde benzeri olmayan deneyim olduğunu söyledi.
Dahduh, Gazze'de gazetecilik yapmanın dünyanın başka hiçbir yerindeki koşullarla kıyaslanamayacağını belirterek, "Gazze, küçük bir cep gibi, 45 kilometre uzunluğunda, derinliği 7 kilometre ancak hiçbir santimetresi güvenli değil." ifadelerini kullandı.
İsrail saldırılarında ofislerini, evlerini ve yakınlarını kaybettiklerini anlatan Dahduh, "Bir saniyede her şeyimizi kaybettik ama yine de haber aktarmaya devam ettik." şeklinde konuştu.

Dahduh, kendisi için en zor anın canlı yayın sırasında ailesinin bulunduğu bölgenin bombalandığını öğrenmek olduğunu dile getirerek, "Eşini, çocuklarını, torununu kaybettiğini canlı yayında öğrenmek hiç kolay değil." dedi.
Gazetecilikle babalık arasında kaldığını belirten deneyimli muhabir, "Kanları yerde kalmasın diye onların seslerini, mağduriyetlerini dünyaya aktarmam gerekiyordu." diyerek görevine neden devam ettiğini anlattı.
Dahduh, kendi mağduriyetini ön plana koymadığını dile getirerek, "Çünkü bu zorunluluktur çünkü acımı bastırmam gerekiyordu. Bu insanların mesajlarını aktarmak benim için bir sorumluluk." diye konuştu.

"Füze iki metre yakınıma düştü, ayağımı parçaladı"
TRT Arabi Foto Muhabiri Sami Shehada da Gazze'de yaşadığı zorlukları ve yaralanma sürecini anlattı.
Shehada, 7 Ekim saldırılarının sabahında füzelerin sesleriyle uyandıklarını ve ne olduğunu anlayamadıklarını söyledi.
İlk iş olarak ailesini güvenli bölgeye gönderdiğini anlatan Shehada, "Onlara yardım edemeyecektim çünkü bana bir şey olursa dışarıda olacaktım. Onların imdadına yetişemeyecektim." ifadelerini kullandı.
Shehada, Gazze'deki yıkımı belgelemeye devam ettiğini belirterek, meslektaşlarının parçalanmış bedenlerini gördüğünü söyledi.

İsrail'in Şifa Hastanesine yönelik saldırısına da tanıklık ettiğine dikkati çeken Shehada, "Biz her yıl Nekbe Günü'nü anarken Nekbe günlerinde yaşayan yaşlıların etrafında toplanırdık, bize Nekbe'yi anlatırlardı, nasıl göçtüklerini. Biz aslında Nekbe'yi yeniden yaşadık o günlerde." dedi.
Nuseyrat Kampı'nda görev yaparken yaralandığını dile getiren deneyimli gazeteci, "Füze, iki metre yakınıma düştü. Bir şarapnel parçası ayağımı parçaladı hatta kopardı." diye konuştu.
Shehada, "Hastaneye ilk ulaştığımda doktordan ilk isteğim, 'Lütfen ayağımı geri getir' oldu çünkü foto muhabiriyim. Tek ayakla çalışamam, mesleğimi icra edemem." ifadelerini kullandı.
Tedavi sürecinde de gazetecilikten vazgeçmediğini vurgulayan Shehada, "İki değnekle çalışacaksam bile gazeteciliği bırakmayacağıma dair yemin ettim." şeklinde konuştu.

"Yeni gerçekliğin adı cehennem"
Ukraynalı gazeteci Natalia Moseichuk da savaşın gazeteciler üzerindeki etkilerini anlattı.
Moseichuk, "Savaşta kurallar yok. Özellikle gazetecileri koruyan kurallar yok." diyerek Ukrayna’daki gazetecilerin karşılaştığı tehlikelere dikkati çekti.

Rusya'nın 2014'te Kırım'ı yasa dışı ilhakından bu yana birçok meslektaşının yaralandığını, kaçırıldığını ya da öldürüldüğünü ifade eden Moseichuk, "Yeni gerçeklik, eski bir isme sahip ve bu yeni gerçekliğin adı cehennem. Biz gazeteciler, bu cehennemdeki ana hedefleriz." dedi.
Moseichuk, Rusya'nın Mariupol Drama Tiyatrosu'na düzenlediği saldırının ardından yaptığı yayın nedeniyle gıyabında 5 yıl hapis cezasına çarptırıldığını söyledi.
Dijital sansür döneminde halkla iletişimi sürdürmek için kendi YouTube kanalını açtığını belirten Moseichuk, "İnsanlarımıza neler olduğunu anlatmak, onların direncini korumak için bu kanalı kurdum." diye konuştu.

"Cesaretimizi Gazze'deki gazetecilerden öğrendik"
TRT World Muhabiri Priyanka Navani de savaş bölgelerinde gazeteciliğin zorluklarını ve insani yönünü anlattı.
Navani, "Her Lübnanlı gazeteci şunu söyler: 'Biz, cesaretimizi Gazze'deki gazetecilerden öğrendik.'" diyerek, Gazze'de görev yapan basın mensuplarının bölgedeki gazetecilere ilham verdiğini dile getirdi.
Kameramanların görünmeyen kahramanlar olduğunu vurgulayan Navani, "Kameramanlar, sadece çekim yapmaz, çoğu zaman şoför, çevirmen ve editör de olurlar." diye konuştu.

Navani, Lübnan'ın güneyindeki saldırılarda yaşadığı olayı anlatarak, "İsrail'in Hasbaya'daki katliamında meslektaşlarımız öldürüldü, iki yakın arkadaşım yaralandı." ifadelerini kullandı.
Gazze'de yaşananların dünyanın gerçeği görmesine katkı sunduğunu belirten Navani, "İsrail, sadece Gazze'de değil başka yerlerde de gazetecileri ve sivilleri öldürmeye devam ediyor." dedi.




