Kurt, yaptığı açıklamada, bu hastalığın kesin nedeninin tam olarak tespit edilemediğini, ancak keratokonus teşhisi konulmuş kişilerin aile bireylerinde klinik veya topografik olarak bu hastalığın daha sık görüldüğünü bildirdi.
Keratokonus hastalığının astım, alerjiler, egzama gibi atopik hastalıklarla beraber görülebildiğini aktaran Kurt, bu hastalığın down sendromu, marfan sendromu, ehler-danlos sendromu, osteojenezis imperfekta, leberin konjenital amarozisi gibi genetik hastalığı olanlarda daha sık görüldüğünü kaydetti.
Kadın ve erkeklerde görülme sıklığının aynı olduğunu belirten Kurt, şunları kaydetti:
"Hastalık daha çok ergenlik çağında başlar ve 35'li yaşlara kadar ilerlemeye devam edebilir, sonrasında stabil bir evreye geçer. Başlangıç evresinde görme keskinliği üzerine olumsuz bir etkisi yoktur. Hastalık ilerledikçe hastaların görme keskinliklerinde azalma ortaya çıkar. Bir kısım hastada görme keskinliği kornea nakli gerektirecek kadar ileri derecede düşebilir. Hastaların yüzde 85'inde keratokonus çift taraflıdır, fakat iki gözde hastalık asimetriktir. Hastalık önce bir gözde daha ağır başlar, diğer gözde daha hafif seyreder."
Kurt, hastanın hikayesinde gözlük numaralarının sık sık artması, bu artışa rağmen gözlükle iyi görememesi, alerjik konjoktiviti olması ve sık gözleri ovuşturması ile ailede keratokonuslu bireylerin olması durumunda keratokonus hastalığından şüphelendiklerini bildirdi.
Bu hastalığın tedavisinde öncelikle ilerleyişi durdurmaya, sonra hastaların görme keskinliğini artırmaya yönelik hareket edildiğini aktaran Kurt, "Çok ileri seviyede görme keskinliği yitirmiş, lens veya kornea içi halka uygulaması yapılamayan hastalarda kornea nakli önerilir. Fakat günümüzde tanının erken konulması ve hastalığın ilerlemesini durduracak tedavi yönteminin var olması ile keratokonusa bağlı kornea nakilleri giderek daha az yapılmaktadır." değerlendirmesini yaptı.