Kısaca PK denilen ve ‘psişe-hareket’ anlamına gelen Psikokinezi sözcüğü, organik ya da inorganik maddenin zihin gücüyle etkilenmesine denir.

Ünlü medyumlardan Uri Geller, ‘Öyküm’ adlı kitabında dünyaca tanınmış bilim adamı ve roket uzmanı Dr. Wernher von Braun’a Psikokinezi yeteneğini nasıl kanıtladığını şöyle anlatmaktadır: “Dr. Braun’dan altın nikah yüzüğünü çıkarıp avucunda tutmasını rica ettim. Eline ya da yüzüğe değmemeye dikkat ederek elimi elinin yanına koydum. Yüzük birden bükülerek oval bir şekil aldı. Dr. Braun yeteneğim konusunda kuşku duyduğunu ama bükülme olayı meydana geldiğinde şaşırdığını kabul etti. Daha sonra bir gazeteciye şöyle dedi: “Geller hiç dokunmadan avucumda duran nikah yüzüğümü büktü. Bunu nasıl yaptığını bilmiyorum, hiçbir bilimsel açıklama yapamam. Bütün bildiğim şu ki, yüzüğüm önce daire şeklindeydi, şimdi ise oval.”

Bilim adamları, Sovyetlerin ünlü PK medyumu Bn. Mikhailova'nın iki metre ötesinde duran bir cam akvaryumun içindeki tuzlu eriyiğe bir çiğ yumurta kırmışlardı. Bn. Mikhailova konsantre olarak kameraların ve tanıkların gözleri önünde yumurtanın akını sarısından ayırmış, sonra tekrar bir araya getirmişti. Sovyet bilim adamları bu deneyi filme aldılar.

Vadim Marin, bir Sovyet gazetesinde yayımlanan ‘Psi Fenomeni’ adlı yazısında tanık olduğu bir Bn. Mikhailova olayını şöyle anlatıyor: “Bn. Mikhailova yemek masasında oturuyordu. Masanın üzerinde biraz ötede bir ekmek parçası vardı. Mikhailova konsantre olarak bakışlarını ekmek parçasına yöneltti. İki dakika sonra ekmek parçası hareket etmeye başladı, kesik kesik hareketlerle ilerliyordu. Masanın kenarına yaklaştığında daha hızlı yol almaya başladı. Mikhailova başını eğerek ağzını açtı, ekmek sıçradı ve ağzına girdi. Rüya görmediğimden ya da hipnotize edilmediğimden emindim, çünkü olay filme alınıyordu.”

Çek bilim adamı Dr. Zdenek Rewdak, 1968 yılında Moskova’da katıldığı bir parapsikoloji konferansında şöyle diyordu: “Bir cam kavanozun içini sigara dumanıyla doldurduk ve kavanozu baş aşağı çevirerek Bn. Mikhailova'nın önüne koyduk. Mikhailova belirli bir uzaklıktan konsantre olarak sanki katı bir cisimmiş gibi sigara dumanını ortadan ikiye böldü.”

Bir PK deneyi sırasında bir terazinin her iki kefesine de 30 gramlık iki eşit ağırlık konmuştu. Bn. Mikhailova bu kefelerden birini 6-8 saniye süreyle aşağı doğru bastırmayı başardı. Sonra yukarda kalan kefeye 10 gramlık bir ağırlık daha eklendi, fakat terazinin durumunda bir değişiklik olmadı. Mikhailova konsantrasyondan çıkar çıkmaz ağır kefe hemen aşağı indi.

Leningrad’da yürütülen bilimsel bir deneyde Bn. Mikhailova bir kurbağanın kalp atışlarını etkileyerek daha hızlı ya da daha yavaş atmasını sağlamıştı. Bir başka sefer de kuşkucu bir bilim adamının kalp atışlarını hızlandırmıştı. Kalp atışları o denli hızlanmıştı ki adam yere düşüp bayıldı. Bilim adamı bu olaydan sonra Mikhailova'nın olağanüstü güçlere sahip olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.

Prof. Riccardo Salvadori’nin anlattığına göre, Atina Üniversitesinin fizik laboratuarında ünlü Yunanlı araştırmacı Prof. Tanagras ile üç meslektaşının gözlemledikleri bir deney sırasında Yunanlı Bn. Clio Georgiou bir pusulanın iğnesini saptırmıştı. Bir süre sonra bu yeteneğini Floransa Üniversitesinin antropologlarından Lidio Cipriani ile Prof. Tanagras’ın huzurunda tekrar gözler önüne serdi. İlk deney sırasında iğneyi istediği zaman oynatıp istediği zaman durduruyordu. İkinci deneyde ise iğneyi ekseni etrafında döndürmüştü. Gün ışığında yapılan bu deneylerde pusula iki ayrı cam kutu içinde korunuyordu, herhangi bir sahtekarlık söz konusu değildi.