Ömrümün yeni yılı, sevgili 2025.

Çok dertliyim çok.

Biraz rahatlamak, dertleşmek için sana bu mektupu yazmaya karar verdim.

Çünkü kardeşin 2024 yanımızdan, ömrümüzden ayrılıp gitmesine bir gün kala dahi, hâlâ canımızı çok yakıyor.

2024 öyle kötü bir yıl ki  geldiği ilk günden, gideceği son güne kadar kendine çok fena arkadaşlar, dostlar edindi.

Canımızı çok yaktı.

Çok dedim.

Yapma dedim.  Kötü arkadaşalar edinme dedim ama anlatmadım.

Tuttu Enflasyon diye biriyle arkadaş oldu.

Ah o Enflasyon ah.

Öyle fena, öyle fena hırsız ki; Ondan daha büyük hırsız, uğursuz yoktur.

Hatta diyebilirim ki dünyanın en büyük hırsızı yüzsüzü Enflasyondur.

Sadece benim değil, beşikteki bebekten ömrünün sonuna gelmiş kocamışlara kadar herkesin canını çok ama çok yaktı bu enflasyon.

Bu satırları okurken aklına şu da gelmiş olabilir.

“Bu enflasyon kimin çocuğu? Neyin nesi? Anasını babasını uyarsaydınız? Çocuğun sahip çık diyeydiniz. O da olmuyorsa keşke 2024’le Enflasyonu karşına alıp konuşsaydınız, dertlerini tasalarını, sıkıntılarını dinleyip çareler bulsaydınız” da diye düşünebilirsin.

Ben de bütün çevrem de bunu düşündü.

“Evladım yapmayın dedik. İnsanlara, memlekete zarar vermeyin, uslu durun” dedik ama hiçbir sonuç elde edemedik.

2024’ü yoldan çıkaran  Enflasyon’du.

Enflasyon değil sanki canavardı canavar.

Fırsatını bulsa canımızı da alacak.

Kıyıda köşede, cüzdanlarımızda ne bulursa gözümüzün önünde alıp çalıp götürüyor.

Sadece cüdandan değil, malımızdan mülkümüzden sağlığımızdan sıhhatimizden günden güne bir şeyler çalıp götürürken gördüm.

Bir gün, Enflasyon’u yalnız yakaladı bir köşede iyice sıkıştırdım.

“Evladım, çocuğum neden böyle yapıyorsun? Neden insanlara zarar veriyorsun? Evde, mahallede, kasabalarda şehirlerde, koca ülkede zarar vermediğin kimse kalmamış, Devlet bile seninle baş edemiyor. Anlat bakalım derdin ne?” Dedim

Durdu. Uzun uzun yüzme baktı.

“Para verirsen anlatırım” dedi.

“Param yok” deyince kolumdaki saati istedi.

Vermem dedim ama inat etti para vermezsem konuşmayacağını söyledi.

Sırf, niye kötü yola düştüğünü öğrenmek için ata baba yadigarı kolumdaki saati bile satıp parasını Enflasyon efendiye verdim.

Bana ne dese iyi?

“Ben milleti niye soyup soğana çeviriyorum hiç sordun mu?”

“Beni bu yola düşüren kim ya da kimler hiç sordun mu?”

“Ben kaç kişiye bakmak zorundayım, kaç arsızı yolsuzu, rüşvetçiyi, iti uğursuzu doyurmak zorundayım biliyor musun?” Dedi.

“Nereden bileyim?” Dedim.

Çok sinirlendi. Kızdı bağırdı.

“Her şeyi bal gibi biliyorsun. Her şeyin farkındasın. Ama işine gelmiyor. Kafanı çalıştırmıyorsun. Sağında solunda olup biten görmezsen, başına daha çok işler açarım. Evini barkı sattırır, sağlığını sıhhatini elinden alırım. Çoluk çocuğunu birbirine düşürür, sana düşman ederim. Karını kızını, oğlunu kötü yola düşürür, kumarbaz ederim, hırsız ederim arsız ederim berduş ederim, uyuşturucuya alıştırır canını bile alırım” dedi.

Öyle tehditler savurdu ki çok korktum. Çekine çekine sordum;

“İyi de Enflasyon evladım!... Hem senden kurtulmak hem de kendimizi kurtarmak için ne yapalım?” Dedim.

Acı acı yüzüme güldü.

“Yahu, sizin millet olarak Yargınız , Polisiniz, Jandarmanız, Devlet adamlarını yok mu? Dedi.

“Var” dedim.

“Onlar ne yapıyorlar?” Diye sordu.

“Ne yapacaklar işlerini yapıyorlar, bizi koruyorlar, iti uğursuzu, hırsızı yakalıyorlar.” Dedim.

“Ah benim saf abim, ah benim düşüncesiz abim. Bu nasıl koruma? Bu nasıl iş yapma? Diye hiç düşünmüyor musun?”

“Ama daha ne yapsınlar gece gündüz çalışıyorlar” Dedim.

“Geç bunları geç” dedi.

“Sizin siyasetçiler ne yapıyor? İktidar ne yapıyor? Muhalefet ne yapıyor? Yargıyı, polisi, jandarmayı, devleti hırsızın yolsuzun, rüşvetçinin üzerine gitmelerine müsaade ediyor mu etmiyor mu?” Diye sordu.

“Ediyorlardır” dedim.

Hınzır hınzır güldü, eli sıkıp uzaklaştı.

Gülüşünden şüphelendim.

Baktım evlilik alyansımı da çalmış ahlaksız.

Sevgili 2025;

Sen daha gelmeden seni dertlerimle bunaltıyorum ama; sakın ha sakın, Enflasyon’u arkadaş edinme. Ondan uzak dur.

2024 yılı, olasılıkla sana çok büyük borç bırakmış olabilir. Canını sakın sıkma, biz bu memlekette çok borçlar ödedik.

Çulsuz gelip Karun gibi zengin olup gidenleri de gördük, vicdanla cüzdana arasına sıkıştık diyenleri de gördük, siyaset girip bir anda zengin olanları da gördük.  

Sakın sen Enflasyona uyma. Dost edinme arkadaş olma.

Bizden, halktan yana dur da azıcık yüzümüz gülsün. İnan, halk olarak 2024’den çok bunaldık. Senden büyük umutlarımız var. İnşallah bizi bunaltmaz, huzur mutluluk getirirsin.

*******

Sevgili okuyucularım. Yukarıdaki mektubu hepimizin adımıza yazıp, 2025 yılına gönderdim.

Dilerim ki sağlıklı mutluluk dolu bir yeni yıl yaşarız.

Dilerim ki devleti yöneten iktidar bizi muhannete muhtaç etmez.

Nice yıllara….