Her şeyin başı sağlık derler ya, işte bu derecede bir ülkenin yaşam kalitesini de sağlık belirliyor.

Ülkenin insanına verdiği değeri, temel yaşam ve sağlık haklarına duyulan saygıyı sağlık parametrelerinden anlamak mümkün. Hem ekonomik hem de toplumsal ve bir o kadar da siyasi bir durumun sonucu bu parametreler. Ben de bugünkü köşeyi, konunun uzmanlık gerektiren bilgilerini işin uzmanlarına bırakmak suretiyle, “sağlıkta nerdeyiz” sorusuna ayırmak istedim.

Öncelikle kendi deneyimimden yola çıkayım… En son hastaneye gittiğimde, uzun bir kuyrukta beklerken, şunu düşündüm, ‘Bu ülkede ne kadar çok hasta var!’ Fark ettiyseniz tüm hastaneler tıklım tıklım dolu.

Tedavi olmak da etmek de zor… Bazı hastaneler randevu sistemiyle çalışmakta, gitmeden önce randevu almanız gerekiyor. Tabii eğer randevu için aradığınız hatta ulaşmak için yeterince şanslıysanız, size verilen gün ve saatte hastanede oluyorsunuz. Sanmayın ki aldığınız randevu saatinde sizi muayeneye alacaklar. Ayrıca hastanede de muayene için sıra alıyorsunuz ve hatta sizden istenen tetkikler için de ayrıca upuzun kuyruklar beklemeniz gerekiyor. Bu durum, hasta halinizle katlanmak zorunda kaldığınız fiziksel zorluklardan sadece bir tanesi. Hastanelerin fiziksel özellikleri de sizi bir o kadar yoruyor.

Hem hastalar hem de hastane çalışanları elbette bu durumdan oldukça olumsuz etkileniyor, herkes oldukça gergin ve mutsuz. Ne hasta tedavisinden, ne de hastane çalışanları verdikleri hizmetten tatmin oluyor. Sağlık hizmetini bu duruma getiren faktörleri Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan başlayarak, özelleştirmeler, bütçe harcamaları gibi birçok politik hamleyle uzun uzadıya tartışmak mümkün. Fakat ben bugün daha çok neden bu kadar hastayız sorusunu merak ediyorum.