Aşırı kıskanç kişi, eşini devamlı kontrol eder, takip eder, nereye gittiğini ve kiminle konuştuğunu öğrenek ister,

Aşırı kıskanç kişi, eşini devamlı kontrol eder, takip eder, nereye gittiğini ve kiminle konuştuğunu öğrenek ister, cep telefonunun ve sosyal medya hesaplarını karıştırır, onun yaşantısını sınırlar ve üzerinde bir baskı oluşturur.
Böyle yaparak onu kaybetmeyeceğini düşünür. Üzerinde hakimiyet kurarak, yasaklar ve sınırlar koyarak kendisiyle ilgilenmesini sağlayacağını zanneder. Oysa sadakat tehditle değil sevgiyle sağlanır.
Kıskançlık sonucu sergilenen takip etme, baskı altında tutma, öfke, şüphecilik gibi tutumlar karşı tarafı daha da uzaklaştırır.
Kıskançlığın, "Sahip olduklarını koruma isteğinden kaynaklanan bir tür korku" olduğu söylemiştir
Bakıyorum da kıskançlık içinde oldukça yüklü duygular barındırıyor
Özgüven eksikliği ve yetersizlik duygusu.
Yani aşırı kıskanç kişinin aslında sorunu kendisiyle. Sanıldığının aksine kendine güveni yok. Güzel olsa da bununla yetinmeyip, daha güzel olmak için çaba gösteriyor. Güzelliği takıntı haline getiriyor mesela. Özgüven zayıfladığı zaman da kişi kendini yetersiz, değersiz hissetmeye başlar. Sahip olduğu sevgiyi hak etmediğini ve kaybedeceğini düşünür. İşte kıskançlık duygusuna da bu endişe neden olur.
Şunu bilelim ki, aşırı kıskançlık sağlıklı bir duygu değildir. Sevgilinin telefonlarını dinlemek, karıştırmak, takip etmek, eve gelince perdeleri, banyoyu, yatak odasını kontrol etmek, eşi akrabalar dahil kimseyle görüştürmemek, her anlatılan olayın altında bir anlam aramak tedavi edilmesi gereken bir davranış bozukluğudur.
Çocukların sağlıklı bireyler olması için de onların kendilerine olan güvenlerini sağlamalarına özgen göstermeliyiz. Kısaca özetlemem gerekirse Kıskançlık bir hastalıktır, ve en kısa zamanda tedavi edilmezse kötü sonuçlanabilir.