Sağlıklı yaşam, aslında doğaya, evrenin kurallarına uyumlu yaşam demek..

Yani yaşanılan ‘’an’’larda kendini gerçekleştirmek denilen, kalıplardan özgürleşmiş halde sevebilmek ve severek çalışmak. Bir takım mecburiyetlerin kuşatmasından kurtulmuş olarak ‘’mola’’lar verebilmek.. Yaratıcılığını yaşayabilmek.. Çalışırken de mutlu, doyumlu ve dinlenmiş olabilmek, deşarj olabilmek, sevilmek, sevmek, güçlü ve güvende , huzurla çalışmak ve kendinle, yaptıklarınla onurlanmak, yaşamdan keyif almak.. O mola ‘ an’larında yaratıcılığını ortaya çıkarabilmek için, çalışma sırasında sıklıkla kullanılan alanların dışındaki kaynaklarını harekete geçirmek gerekli. Ancak evrene uyumlu yaşamdan giderek uzaklaşılan kent yaşamında, en uyumlu yaşam ortamına ve gayretine sahip olan birey bile kolaylıkla, farkında bile olmadan, ister istemez uyumsuz ve sağlıksız yaşam koşullarının içinde bulabiliyor kendini.. Bu durumlarda yaşam içinde doğallıkla verilmesi gereken ‘’ara’’lar, ‘’mola’’lar verilemediğinde, tatil denilen ‘’mola’’lara ihtiyaç kaçınılmaz. Çünkü derin kaynaklardan beslenebilmek, esneklik, güç, yaratıcılık ortaya çıkabilmesi için zaman zaman kontrollü çocuklaşma denilen ‘’ara’’ lar gerekli. Çalışırken yaşamın içinde kullanabiliyorsak bu ‘’an’’ları en güzeli.. Olamıyor, biriktiriyorsak ‘tatil’ denilen zaman aralıklarında yapmak da iyi… O ana kadar, çalışırken, en az kullanılan yönlerin açığa çıkarılması kaynakları daha zengin kullanabilme imkanı sağlayacaktır. Tatil, ruh sağlığının düzenlenmesi ve sürdürülmesini sağlayan bir destekleyici psikoterapi gibidir. Hatta işlevini yerine getirmesine izin verirseniz, davranış ve düşüncelerin değişmesi ve esneklik kazanmasını sağlayarak davranışçı ve bilişsel psikoterapinin etkisini sağlar. Böylece bedensel sağlığınızı da olumlu yönde etkiler.