Biga kırsalında mantar gözlemleri yapan doğasever Kamuran Arslan, ormanlık alanda nadir rastlanan bir mantar türü olan Fomitopsis pinicola ile karşılaştı. Halk arasında “Çam Kızılağlayanı” olarak bilinen bu mantar, yaşlı iğne yapraklı ağaçların gövdelerinde adeta bir gözyaşı gibi asılı durmasıyla tanınıyor.
Doğanın Heybetli Sessizliği
Özellikle çam, ladin ve göknar ağaçlarında görülen bu tür, hem görüntüsüyle hem de taşıdığı biyolojik özelliklerle dikkat çekiyor. Parlak, cilalı ve reçineli şapka yapısı ile dikkat çeken mantarın üst kısmı kırmızımsı kahverengiden koyu pas tonlarına kadar değişebiliyor. Kenarlarında yıllık büyüme halkalarını andıran beyazımsı-sarımsı bir hat gözlemleniyor.
“Yaşayan Ölü Odunun Bekçisi”
Kamuran Arslan, keşfiyle ilgili yaptığı açıklamada, “Ormanda yürürken ölü bir ağacın gövdesinden sarkan, cilalanmış gibi parlayan o renkli mantarı gördüğümde hemen tanıdım. Bu, yaşayan ölü odunun bekçisidir. Gerçekten etkileyici bir canlı,” ifadelerini kullandı.
Sofraya Değil, Şifaya Geliyor
Fomitopsis pinicola yemeklik değil, ancak geleneksel tıpta oldukça değerli. Sert ve odunsu yapısıyla dikkat çeken mantar; kurutularak çay, tentür veya toz formunda kullanılabiliyor. İçerdiği triterpenoidler, antioksidanlar ve antimikrobiyal bileşikler sayesinde bağışıklığı desteklediği, idrar yollarına iyi geldiği ve yara iyileşmesine katkı sağladığı biliniyor.
Bilim Dünyasının Radarında
Bazı bilimsel araştırmalarda, bu mantar özütünün kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatabildiğine dair umut verici sonuçlar elde edildi. Ancak bu çalışmalar hâlâ deneysel aşamada olup, klinik kullanımı için onaylanmış değil.
Uyarı: Tüketim Bilinci Gerekli
Uzmanlar, bu mantarın doğrudan yenilmemesi gerektiği konusunda uyarıyor. Sofralık değil, şifalık bir tür olan Fomitopsis pinicola'nın sadece kurutularak tıbbi amaçlarla kullanılması tavsiye ediliyor.