Noksan aramak kolaydır insanlarda. Dilimizin ucunda bir keskin kılıç var, yargısızca kesiyoruz düşünmeden konuşmalarla insanlarla aramızda kurulacak bağları.

Herkes kendisine sunulan bir hayatı yaşamakta, tek ve özel varlığıyla. Seçimler, kimliğimiz ve daha bir sürü etken bizi biz yapıyor. Sonuçta kendimize faydalı olabilmek için donatmamız gerekiyor zihnimizi ve ruhumuzu.
İnsanları insanlar arasında kıymetli kılan bu donanımdır. Saygı, sevgi ve kendini yetiştirmenin sonucunda insanlara gönderdiğiniz enerjidir sizi siz yapan.
Hiç kimseyi inancı veya seçimlerine göre yargılayamazsınız ve asla tam olarak bilemezsiniz kim nedir, nasıldır diye bunu düşünmekte bize düşmez. Bize düşen kendimizi eleştirip en faydalı konuma taşıyabilmektir kimliğimizi ve insanları değerlendirme haddimizi saygı ve sevgi üzerine kullanmaktır.
Asıl ölüm; insanlığı kaybeden bir ruhun yaşaması değil midir? Öyleyse ruhların bir gün öleceğini bile bile yaşama tutunması, bilgiye sarılması bu yüzdendir. Saf bilgi de yetmez bir de işlenmiş bir sevgi lazımdır. Merhamet, iyi bir kalp ve insanlara faydalı olacak donanımda bir zihin.
Bu doğrultuda asıl noksan hayatın verdiği mesajı algılamamak. Hayatımızın ne zaman son bulacağını bilmiyoruz. Ölüme karşı yaşamı canlı kılabilen, geride mutlu bir hikaye bırakabilen başarmıştır yaşamayı, insan olmayı. Asıl noksan insan olmayı kendine hatırlatmamaktır. Öyleyse tüm yaşamlara, tüm başarılara veya hayatın içinde var olan noksanlara saygı ile bakıp, sevgiyi özümseyip kendi yaşam hikayemizi okunabilir kılalım